Anne Sen Şehir Kızıydın Ama Köye Gelin gittin
Ahhh anne ahhh!
Bugün de tadım tuzum yok Sıkıntı ve kederlerim yine kat be kat üzerimde! Dertlendikçe dertleniyorum. Sayılı ömür miadımın bir gün önce bitmesini öylesine arzuluyorum ki… Ne zaman mahmur gözlerimi açıyorsam, Yorgunluğum, kendimden bizarlığım, artıkça artıyor. Hem gönül yorgunluğum hem de beden yorgunluğum geçmiyor bir türlü. Yemeye çalıştığım envaitürlü taamların hiç lezzeti yok Bu nasıl bir dünyadır anlayamadım gitti. İnsan denen en şerefli mahlûk en şerefsiz olmuş. Zalimlik almış başını gidiyor. İnsanların çoğu yapılması gerekenleri yapmıyor. Herkes işin kolayına kaçıyor. Sadece ve sadece herkes kendini düşünüyor. Böyle olunca ben ve benim gibilerin hal ve ahvali nice olur? İçten gülmeyeli aylar olmuş Hatta gülmek nasıl bir şeydir unutmuşum. Gülmek, ömrü uzatırmış! Gülmek, insanı mutlu edermiş! Gülmek, insanın neşe ve sevinçlerini kat be kat artırırmış! Sanki benim gülme yasağım var! Bu yasaklar ne zaman kalkacak! Bu kadar iyi niyetli, bu kadar dürüst olmama rağmen, İki yakam niye bir araya gelmiyor. En leziz yemekler bile her daim yavan geliyor. Hiç kimse ile bir kelime bile konuşmak istemiyorum İnsan bu kadar mı kendinden aciz olur? İnsan bu kadar mı kendine küser? Ahhh anne ahhh! Yine mezarının başındayım! Elimle toprağını düzeltim. Çok sevdiğin yedi veren Muhammedi güllerin, Kurumuş dökülmüş yapraklarını, temizledim. Dayanamadım yine senle konuşuyorum. Biliyorum bir şeylerin değişmeyeceğini, Ama ne yapayım? Bir insan, çar naçar olmuş ise, Bir insan, karanlık çıkmaz sokaklarda kalmış ise, Bir insan, kıblesini şaşırmış ise, Bir insan bilge iken, hiçbir şeyi bilmez olmuş ise, Bir insan gülmeye hasret kalmış ise, Bir insan kendini çok sevdiği halde kendi kendine küsmüş ise, O insan kendi kendiyle konuşmaz mı? Ölmüş bir insandan bile medet ummaz mı? Ahhh anne ahhh! Gidecek başka bir yerim yok! Bu yüzden her daim sana geliyorum. Ne olur beni hoş gör! Sana da gelmezsem hal ve ahvalim daha çok yaman olur En çok beni sevdiğin için, çok sevdiğim bir türküyle beni uyutmaya çalışırdın Sözlerini hiç mi hiç unutmamışım! Daha dün gibi aklımda. “Yine şafak söktü sunam uyanmaz, Hasret çeken gönül derde dayanmaz, Çağırıram sunam, sesim duyulmaz, Uyan sunam uyan derin uykudan” diye başlıyordu Sen de demek ki çok dertliymiştin ki çok dertli söylüyordun Hatta bazen söylerken ağlamaklı oluyordun Ağlamana dayanamadığımı bildiğin için, Hemen ses tonunu değiştiriyordun. O günler çok güzeldi o günleri şimdi fellik fellik mum ışığında arıyorum. Anne şehir kızıydın ama köye gelin gittiğini, Ve sana çok sıkıntılar yaşatıldığını anlatırken, Kayın validenin sana yaptığı zalimlikleri ve babamın da sana karşı Vicdan ve merhametsizliğini Ah çeke çeke anlatışın geliyor bazen gözlerimin önüne Hatta kayın validen için yaptığın bir bedduayı halen unutmamışım. “Kayın validem inşallah mezarında dik otura”diyordun Ben tabi ki ne demek istediini anlamıyordum. Daha sonra anlamaya başladım. Ahhh anne ahhh! Konuştukça konuşasım geliyor Çünkü her mezarına gelişimde sanki biraz gam ve kasvetim azalıyor. İşte bu yüzden rahatlıyorum. İnşaallah yerin göğün sahibi şanı yüce olan Allah’ım, Seni sevdiği kullarının yanına almıştır! İnşallah rabbim sana zulmedenlerin belasını vermiştir. Çünkü sana gün göstermediler! Çünkü sana menzil murat aldırtmadılar! Çünkü iki yakanı bir araya getirmediler! Zalimin biri de bana gün göstermiyor! Zalimin biri de benim iki yakamı bir araya getirmiyor! Zalimin biri de bana menzil murat aldırtmıyor! Dayanacak gücüm kalmadı. Sabrım ha tükendi ha tükenecek artık! Ben de her şeyi gören, her şeyi bilen, her şeyi duyan, Her şeyden haberdar olan Allah’ıma havale ediyorum. Rabbim sana yüzlerce kez binlerce kez gani gani rahmet etsin… Bir daha ne zaman geleceğimi bilmiyorum Anne ne olur hakkını helal et bana! Anne ne olur hakkını helal et bana! Anne ne olur hakkını helal et bana! 04/Şubat/2021 |
selam ve sevgilerimle kalın sağlıcakla