-İnan ki…
senin veya benim hiç fark etmez
olgumuz bu yaşandıkça demleniyor şimdi bir düşün rollerini veya nasıl nerede durduğunu sen iyi biliyorsun nefsinin eştiği kuyunun neresinde olduğunu kör gözle sağır kulaklı şapşal bir izan içindeyken ölüp ölüşte de dirileceğini ne bir kişiliğin var olacak ne bir hanım efendiliğin kalacak ne de bir sevgi ve saygı damlayacak bir el işareti ile susturulacaksın karnım tok gayri cilvende ki o şuh kıvırmalara ve o göz yaşlarında ki timsahlara yağmur olsan yağsan sokağıma yine de ben bereket duasına çıkarım bana en büyük mükafat yokluğun ve yakamdan düşmüş olan boşluğun şirklerin imansız vücutların çok ötesinde duruyorum günahlarını bindir gitsin sırtına ihlas’ sız izansız hiç bir olguyu kabullene bilmem hiç mümkün değil tüm has ulviyeti yok sayan tüm değerleri yıkan ve bütün legalleri ters yüz eden o fosforlu ışıkların altında pinekleyemem aklının o kangren tarafına da kanamam kaldırımlar eskidi sen hala tepinmektesin ayaküstü koklaşan o mahlukatlar gibi sadece kendini kandırır tutumların sakın ha çirkefine bulaştırmaya kalkma beni gün ve zamanın keşke bilsen kıymetini kaybettim ya yok hükmündedir nefsim inan ki içime bol bol çıkıp da giriyor nefesim… (14.01.2021) AZAP.. (Kadri Atmaca) |