Gerçek/leş gibiNasıl oluyorsa her seferinde havasız güneşin sarı peçesi yarısına gri utangaç buluyorum yüzüm dönüp kırmızıya gözlerim ince bir dalın üzerine çıkıp hayalini buduyor gerçek/leş gibi fukaralığın ayıp sayılmadığını inanmıştım o vakitler toprakla samimiyettim dizlerimi yırtmıştı annemin dışarı da "gel "sesi yankılanır kulaktan kulağa gezinen iyi çocuk isimim de dönemiyordum işte gerçek/leş gibi düğümlenmiş dilim konuşamıyorum yedi senenin suskunu ben sonra devriliyor akıl bahçem dediğim hislerim en çok suçu kabul edendi ve gözlerim uçarken bakıyor kırmızı bir balonun arkasından uğultular göğüs çeperime çarpar gibi bedenim titrek toz kapıyor yere düşen şekerim gerçek/leş gibi bu günde yalnızlık en doğal bir başına kalma haklığını korudu el eteklerinden söküp attı hırsını gök yüzü yaşlı bir adam gibi homurdandı başımda kuşların teklife gelecek bir kanat çırpması öyle rahatlatamaz dı bu saatte beni gerçek/leş gibi iki birbirinden gerin kaş suçluluk masaları kurmuş daha çok rüzgar alan balkonumda hafif sararmaya durmuş saksıdaki çiçekleri görmek ruhumu acıtıyor yaralıyor yazdan kalan izleri ile gerçek/leş gibi sana karşı suçluyum öyle bir ayaz oturuyor ki yüreğime ellerimin sarkıtlarından hissiz ışıltılar yayıyorum birilerine ait anılarım kar adamlarına benzediğimden bir an güneş gösterse yüzünü her şey başına buyruk algılansa herkesçe ne değişir ki! gerçek/leş gibi… 10-01-2021 ist |
Yüreğine sağlık.
Nice güzel şiirlere...