4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1801
Okunma
Kırk iki yaşında
Sakalları uzun, saçları kısa
Kafasında bir şapka
Yüzünde her zaman gülümsemeye hazır bir tebessüm
Herkes deli der ona
O umursamaz ama
Akşam olunca çöker bir kaldırıma
Başlar sazını çalmaya
İyi de çalıyor sazı
Tellerinden havaya yükselen ses
Sokağın sessizliğinde yankılanıyordu
Sesi güzel olmasada,
Söylemeye çalışıyor,
Gelip geçenleri etkiliyordu
Kimseden bir şey istediği yoktu
Ama insanlar para veriyordu ona
Aynı zamanda deli olduğunu da söylüyorlardı.
O umursamıyordu,
İnsanların kafasında ne olduğumun hiçbir önemi yok diyordu
Önemli olan benim ne yaptığım.
Sazını çalıyor,
Türküsünü söylüyordu,
Ne zaman görse beni
Sol gözünü kırpıyor,
Mutlu bir tebessümle gülümsüyordu.
Bir akşam üstü
İşten çıkmış,
Evime gidiyordum
Kaldırımın kenarında oturmuş
Bir yandan sazını çalıyor
Bir yandan ağlıyordu,
Duydun mu diyordu, duydun mu
Serap evlenmiş,
Anası, babası vermiş,
Ah canım ah
Nasıl da kıydınız Serap’ıma
Bir anda nasıl da verdiniz
Çocukluğumdan beri seviyordum onu
Nasıl kıydınız bize
Gözyaşları sazının tellerine düşüyor
Türküsünü söylüyordu.
El vurup yaremi incitme tabip
İncitme tabip
Bilmem sıhhat bulmaz hicraneler var
Dert vurup ta yarem eylersin derman
Her can kabul etmez viraneler var
Vay dünya dünya fanisin dünya
Vay dünya dünya yalansın dünya
Can ile cananı alansın dünya
Alansın dünya
Aşk ile pervane dönersin dünya
Yalansın dünya
Sazını kaldırımın kenarına bıraktı
Gözyaşları sel oldu aktı
İnsanlar korkuyla
Ve güvensiz bir şekilde bakıyorlardı ona
Kimse neden ağladığını bilmiyor
Neden bu adamın gelip burada, bu kaldırımda
Saz çalıp türkü söylediğini bilmiyordu.
İnsanlar hiçbir zaman bilemez usta dedi birgün bana
Ben deliyim, onlar akıllı
Söylermisin bu yalan dünyada kim haklı.