AĞITAĞIT Taş duvarı nemli yıllar çürüttü Onaramaz yaraları el babam Hasret ki her sevincimde o tüttü Al yanına, al koynuna, al babam Ağlamışım şu resmine bakarak Kırk yıllık şu çileyi de katarak Özlemleri yüreğimde tutarak Yol uzuyor, yol bitmiyor, yol babam Günden güne anam kalır takatsiz Bazen eser çekip köye gideriz Gül olmazmış deseler de dikensiz Gül açmıyor, gül kokmuyor, gül babam Çocukların selam vermez birine İtler bile basmaz onun izine Anayı da sallar artık şeyine Hâl çıkmazdır, hâl kötüdür, hâl babam Bayramlarda zorla gelip başına Fatihalar okur mermer taşına Bizler için ne geldiyse başına El biliyor, el söylüyor, el babam Büyüttüğün meyvelerin kurudu Bahçeleri diken sardı kudurdu Nezir Usta viran oldu gör yurdu Yel savurur, yel dağıtır, yel babam Kurtkayası bahçe oldu yıktılar Tarla için ormanları yaktılar Yolu kesip yeni sınır çaktılar Tel ördüler, tel gerdiler, tel babam Mevsimler de şaşırıyor yolunu Bilen vardır yarattığı kulunu Hayat ne ki işte yuttu oğlunu Sel bulanık, sel dağınık, sel babam U.Ü. |
Büyüttüğün meyvelerin kurudu
Bahçeleri diken sardı kudurdu
Nezir Usta viran oldu gör yurdu
Yel savurur, yel dağıtır, yel babam
Yüreğine sağlık üstadım kaleminizi kutluyorum nice şiirlere diyorum selamlar saygılar