Sus Vakti / Kırgın
sen beni
her defasında kapını yüzüme çarparak o kadar kırdın ki.. ben özümü sözümü çok çiğnedim senin için anlamadın... şimdi senin dilinle (susarak) konuşmak zamanı... onuru ezdim gururu ezdim ezilecek birşey kalsaydı onuda ezecektim sırf seninle mutlu olmak adına.. ama sen sus/tun.. sen sustukça ben kanadım ben yandım ben sandım... "sandım ki" sözcüğünün altında ezildim her gece.. bilseydim ki kapın kapalı çalmak yerine ölmeyi tercih edecektim.. olsun ben elimden geleni yaptım ya benim gönlüm vicdanım rahat ya varsın n’oluyorsa olsun bundan sonra.. sana attığım her adımda dönersin, seversin gülersin sandım.. ama sen hep sustun.. inan ki bu susmanın pişmanlığını yaşayacaksın bir ömür.. çünkü bir daha dönmem bir daha sevmem bir daha sanmam bir daha kanmam.. ... beni sana getiren şey güzel yaşanabilir ihtimallerdi umuttu.. yoksa her defasında yüzüme çarpılan kapının meraklısı değildim... ama olsun sen o ihtimalleri susarak öldürdüğüne göre şimdi susmak zamanı.. şimdi kim iyi susuyor kim kahırla kusuyor kim hayata küsüyor onu göreceğiz.... sanma ki acınla şad olurum senin bir ah’ınla ben bin kez ölürüm.. ama bunları demeye mecbur bıraktın sevgili.. bundan gayrı adın dilime yasak sevdan kalbime tuzak olsun.. beni bilesin lakin ölmüş bilesin... |
Kaleminize gönlünüze sağlık.