Lüzum Kalmadı...Yanarız bin dert ile, köze lüzum kalmadı, Her ne desek nâfile, söze lüzum kalmadı. Çok su kattık imânâ, nefis döndü ummânâ, Kabukta yitti mânâ, öze lüzum kalmadı. Düştük küresel sele, verdik dümeni ele, Gideriz bir meçhule, ize lüzum kalmadı. Rüyâlar kâbus oldu, yürekler gamla doldu, Ümitler çoktan soldu, güze lüzum kalmadı. Kâh küçüktür, kâh iri, insanlığın yüz kiri, Göze batar her biri, toza lüzum kalmadı. İltimasla ihtiras, olunca tavra esas, Kaydı gitti ihtisas, muza lüzum kalmadı. Zâlime neyler hitap, fikir bitap, dil bitap, İhânet kitap kitap, cüze lüzum kalmadı. Hariçten akıl aldık, günden güne daraldık, Binlerce derde daldık, yüze lüzum kalmadı. Eller giderken aya, kaldık düz yolda yaya, İmkân var mı tutmaya, hıza lüzum kalmadı. Yetişmek için çağa, kalkmak varken atağa, Battık boy boy batağa, dize lüzum kalmadı. Akla uymaz işimiz, iş değil gidişimiz, Dost edindik kışı biz, yaza lüzum kalmadı. Aşkı uydurduk çağa, gençler kucak kucağa, Güle, bülbüle, bağa, naza lüzum kalmadı. Mevsim çıkınca kıştan, içler görünür dıştan, Fistanlar bir karıştan, beze lüzum kalmadı. Bireyselleştik hepten, herkes kendine kaptan, “Ben” çıkar her hesaptan, bize lüzum kalmadı. Doğru dama atıldı, hırsız-arsız tutuldu, Utanmak unutuldu, yüze lüzum kalmadı. Çıkarı olan kişi, dikine sürdü işi, Yol eyledik yokuşu, düze lüzum kalmadı. Gâye tek, insan türlü, ha câhil ha kültürlü, Gözler doymaz bir türlü, aza lüzum kalmadı. Metre-kilo var ama, ölçü falan arama, İbre döndü harama, doza lüzum kalmadı. Yıllarca, para kurdu, özü kemirdi durdu, Vicdanları dondurdu, buza lüzum kalmadı. Makam, bol bol atana, bire binler katana, Kim bakar sana-bana, bize lüzum kalmadı. Tek ölçü yalakalık, baş oldu nice alık, Burun yakıyor balık, tuza lüzum kalmadı. Hırsı aklı aşanlar, sâdece yağdan anlar, Yağdanlıktan nişanlar, geze lüzum kalmadı. Nefis siyah bir perde, hakkın olduğu yerde, Yarışır olduk şerde, gaza lüzum kalmadı. Tez sindirdik yalanı, alkışladık çalanı, Her şey artık aleni, gize lüzum kalmadı. Her gönülde bin yara, kim anlaya, kim sara, Sürer gider yaygara, caza lüzum kalmadı. Karın aç üst-baş delik, beden yorgun yüz soluk, Sıkıntı oluk oluk, büze lüzum kalmadı. Bilmem başlar ne durur, sonumuz neye varır, Herkes oynar-kıvırır, saza lüzum kalmadı. Hâlimiz böyle işte, gönül yasta göz yaşta, Hazzımız varsa, düşte, göze lüzum kalmadı. Veli BOSTANCI (Ankara, 2021) |
Yüreğine emeğine sağlık
_______________________________Selamlar