BİR YERDE
Bir yerde bir ağaç var, yaşlı bir çınar ağacı, göğe ulaşan dallarının gölgesinde bir ihtiyar kasketini yüzüne örtmüş şekerleme yapıyor; düşlerinin zulasından belki binlerce kez çıkarıp içtiği gençlik şurubundan ilham alarak; özlemi tutkuyu, yitip gidenlerin hüznünü yeniden yeniden yaşıyor...
Bir ana doğum sancısıyla kıvranıyor, yastıkları dişliyor, elleri kocasının ellerini kerpeten gibi sıkıyor. Adam; oğlan mı olacak acaba, diye geçiriyor içinden gizli gizli... Bir kadın evinin balkonunda oturuyor ; elinde kağıt kalem, sokak lambasının ışığında şiir yazıyor. Dudağında bir sigara düşlerinde sevdiği adam. Birden bir hüzün kaplıyor yüreğini sessiz sessiz ağlıyor... Henüz on dokuzunda bir delikanlı ilk aşkın girdabında kavruluyor; korumasız, acemi, şaşkın, cüretkar, asi Spartaküs ruhu dolaşıyor damarlarında; arzulu gözleri o kızın penceresinde geziniyor... İlk kez öpülmüşlüğün ayrılığındaki bir genç kız utanarak yokluyor dudaklarını, elleri yanıyor adımları hızlı, bir an önce gitmek istiyor evine, bakmak istiyor aynasına mor mu dudakları?.. Soğuk bir namlunun yatağında duran mermi birden fırlıyor, ölüm oluyor. Bir yerde tüm acımasızlığıyla sürüyor savaşlar, bir yerde klarnetin ucundan yayılan oynak bir hava oluyor yaşam. Özlemin şiddetinden havada ıslık çalarak karşılaşıyor iki dost eli, sıcak, kuvvetli. Kopar gibi zorla ayrılıyor birbirinden iki çift göz. Kara trenlerin ayrılık düdükleri ötüyor acı acı, el sallıyor giden kalan birbirine, gurbetler, yoksunluklar, memleket türküleri... Bir yerde insanlar sicim gibi yağan yağmurlar altında sırılsıklam ıslanıyor. Dökülmüş kuru yapraklara basarak yürüyor bir mahpus karısı; omuzları düşük, dalgın, ömrünün güz mevsimine düşmüş gibi... Sümüklü burunları, sinekli yüzleriyle çocuklar, yoksulluğun ne demek olduğunu henüz bilmeksizin annelerinin uzattığı yağ sürülmüş ekmek dilimlerine uzanıyorlar. İşçiler fabrikalarda öğlen paydoslarında kumanyalarını bölüştükleri gibi...Maden işçileri, kömür sümkürüyor karılarının önlerinde. Makineler bir kaç kol daha koparıyor bu anlarda bir yerlerde... Bir yerde çiçeğe uzanıyor el, ateş almış yanıyor söz, şehvetle kıvranıyor ten, ilk çığlığını atıyor yaşam... Bir yerde paralar el değiştiriyor,dilenciler yalvarıyor, aşıklar kadınlar kocalar yalvarıyor, çocuklar dullar yetimler yalvarıyor. Kaynana gelinine içten içe; seni gidi seni, diyor... Kentlerin varoşlarını saran binlerce kahvehanenin bacalarından dumanlar yükselirken işsizliğin pençesinde kıvranıyor milyonlarca insan. Kocası aranan kadının ürkek gözlerinde kapılar çalınıyor bir yerde. Kentlerin ana caddelerinde insanlar kendi yalnızlıklarına gömülmüş koşuyor... Bir yankesici indirirken cüzdanı cebine, bir ülkeyi indiriyor daha büyükleri. Annesinin memesini aç gözlüce, hırsla emiyor bebekler bir yerde. Pürüzsüz bir kadın teni üzerinde geziyor bir erkek eli; bir yerde listeleleri açıklanıyor ölümlerin, radyo bültenlerinden kan damlıyor. Manyetolar çevriliyor, Filistin askısı, cop sokma, falaka insan bedenine tüneyen sayısız türden işkence yöntemleriyle insan insanı kırıyor bir yerde. Uğultular, çığlıklar zulüm kuytuluklarından yükselip evlerin, arabaların, sokak ve caddelerin arasından geçip insan arasına katılıyor. Acılarımızın ve gözyaşlarımızın ağır prangasına vurulmuş işkenceci aramızda dolaşıyor bir yerde. Berrak gözleriyle ışıl ışıl gülümsüyor çocuklar annelerinin kucağında, köprü altlarında yatıyor bazıları, ürkek, solgun, sahipsiz... Bir yerlerde yarı sönmüş gaz lambası ışıklarına karışıyor’ Huu!’ sesleri yirmi birinci yüzyılda insanlar tarikatların gizemli yollarında gelecek arıyor... Bir yerde açlık hükmünü yürütüyor, çöp bacaklı, küp karınlı binlerce çocuk bir anda ölüyor. Bir yerde abdest alıyor çember sakallı bir ihtiyar, bir yerde bıyık burmayı öğreniyor Anadolu delikanlısı... Bir yerde dökülüyor herşey, bir yerde ayağa kalkıyor birşey. Birşey bazen herşey oluyor. Denizler, ovalar, dağlar, kentler, insanlar, umut, hak, haksızlık, direniş, herşey ama herşey kendi özünde devinerek, çürüyerek, boy atarak ilerliyor. Beni ben yapan herşey arı kovanı gibi kaynıyor burada ve her yerde şimdi... |