2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
957
Okunma
OKUL YOLUNDA
Sabah ezanıyla çıkardık yola
Palikeyi geçtikten sonra soluklanır
Çavuşların pintiklerin hayadından salınan keçileri seyre dalar
Dökme tepede verirdik mola
Çamlı yerişten çamlı bele uzanır
Sarıkamışı düşünür tirerdik üşümezdik inatla
Toroslarda yanan çoban ateşiyle ısınırdık belki
Yollar çamur yükümüz hafifti seyit onbaşının yükünden
Çıtmuğun dibinde soluklanır
Çalköy’ü geçerken içimiz ısınırdı okulun tüten bacasını görünce
Tarlada çalışanlara verirdik selam
Sarardık çorağın yokuşa vesselam
Yokuşu çıkınca görünürdü köprü şaari
Kayılar çayında sıvardık bacakları kara lastikleri elimize alıp
Kayılarda eğlenip kapaklı eşmede içerdik suyu
Dört yola ulaştı mı gelmiş olurduk şaare
Yağmur yağdımı giyerdik gübre naylonundan modifiye yağmurluğu
Dürer bıkar koyardık çantamıza çoğu zaman kitaplarımız ıslanır
Öğretmen gelmeden kuruturduk sobada
Üzerimize sinerdi kemre çamur kokusu
Şehirli köylü zengin fakir toplanırdık sınıfta
Severdik arkadaşlarımızı birbirimize pis köylü şehirli tırlak desek de
Onlar bize kuru pasta biz onlara pekmezli pıtıl ikram ederdik
Biz bazlama çocuğuyduk onlar bisküvi çocuğu
Sınıf geçmek zor idi kalırdık ikmale
Daş medresede kitap okur ödev yapar hazırlanırdık istikbale
Kütüphanedeki memure pek severdi beni
Kitabı okuduğuma inanası gelmez ana fikrini sorardı
Çok güzel zor ve onurlu günlerdi
Daha sonraları haramiler münafıklar
Gelmeye başladı köylere biz sizin çocukları adam ederiz
Çamur çaltak yazık çocuklara bir kısmı onbeş temmuzda tosladı ya duvara
Zoru başardık pek çoğumuz
Simit sattık gazete sattık ayakkabı boyadık
Salyangoz topladık almak için eğnimize donumuzu
Kendi ülkemizin rengine boyandık
Yavan yaşuk annemiz sardı çıkınımızı
Eski püskü babamızın aldığını giydik
Alışmadı eğnimiz başkalarının donuna
O yüzden başımız diktir benzemeyiz uysal koyuna
31/12/2020 Samsun
Dip Not .
Palike : Rumlardan kalma üç gözlü su değirmeni şimdi gayri faal hargı kapandı savağına su gelmiyor harabe durumda sayın orhan uluçay koruma altına almış zira değirmenin eski sahibinin torunları görmeye gelmişler 1990 lı yıllarda TRT keloğlan filmi çekmesine rağmen yaşatılamadı oysa tarihi ve kültürel bir değerdir kültür daha çok turizm bakanlığı diye bir bakanlığın olduğu şeklinde bazı şayialar çalınıyor kulağıma da inanasım gelmiyor tabi hani varsada fizan da dadır amaaan benimki de lafmı yani değirmenlere sahip çıkarsak almanlar bşizi kıskanırmı ozaman böyle ufak tefek şeyleri almanlar önemsiyor bizim kocumanların daha önemli işleri var yani
Hayad : dağda keçi mandırası
Dökme tepe : geçmişi bilemeyen yörede bulunan Tümülüslerdendir sonraları definecilerce kazıla kazıla özelliğini yitirmiştir kalıntısı mevcuttur yörede yaşayan ahali yi kıskandım doğrusu geçenlerde paylaşmıştım definecilerin kazdığı çukura çöplerini dökmüşler di tıraji komik durum yani rahmetii aziz nesin i anımsadım bir nedense
Çamlı Yeriş : Akçay kabalı Güldere Yörükçal Hackurt köylerini gören yörüğün çalı yunt dağı koltak derenin başlangıç noktasında çoğu kişi tarafından tekke olarak anılan eskilerce pir sultan abdalın burada görüldüğü iddia edilen bir yerdi zamanla unutulduğunu düşünüyorum (kaynak hacıkurt köyü sakinlerinden rahmetli gamsız dayı hüseyin yurseven) yöredeki köyler çok göç verdi kendi köyüm o yıllarda 50 haneydi bir ara yirmi haneye düştü şimdilerde bazı emeklilerin geri dönmesi ile 30 civarına çıktı
Çıtmuk : Çıtmuk denilen sert kabuklu bir meyvesi olan ağaç dökme tepe ile Çalköy arasında yolcular dibinde soluklardı
Şaar : Şehir Köprü Şaari Vezirköprü ilçesi yöresel söylem
Kayılar çayı : 1977 1980 li yılları kastediyorum henüz köprü yoktu orda Kayılar yörede kaylar gaylar olarak ta anılan yeşil bir vadidir bu vadi de Rumlardan kalmadır mübadeleden sonra Selanik kayalardan (temeli Kayılardır) gelen muhacir mübadillere tahsis edilmiş onlarca bu isim verilmiştir tıpkı Konya karaman Taşkale nahiyesini yaşatmak için mahallelerine Taşkale diyen bu güzel insanlar buraya da bu ismi vermiştir
Kapaklı eşme : yine çok eskilerden kalma doğal kaynak suyu idi suyun üzerinde kocaman bombeli bir kaya olduğundan kapaklı eşme denirdi yörede yaşayan Rumların altınlarını buraya sakladıkları iddia edilirdi sonraları talan edildi yerinde yeller esiyor
Gübre naylonu : plastikten yapılmış 50 kg fenni gübre çuvalı 60 * 100 ölçüsünde sağlam plastikti çuvalın bir tarafını 75 cm kadar keser geçirirdik kafamıza
Pekmezli pıtıl : pıtıl Bafra yöresinde patıl da denir pıt pıt da dendiği bilinir yuvarlak saplı bir tahta üzeride çevrilip düzeltilirken çıkardığı pıt sesinden dolayı pıtıl denir mayalı dır sacda veya kuzine soba üzerinde pişirilirdi köyümüzde pekmez zamanı pek çok çeşit pekmez yapılırdı karadut tan çördükten (yabani bir armut çeşidi) pancardan en çok ta güvendik bazı köylerde güvendi de denir güvendik armudundan yapılırdı annelerimiz pıtılın içine pekmez katık çökelek kömüş kaymağı yumurta kayganası gibi doğal ev yapımı yiyecekler hazırlar beslenme çantamıza azık çıkınımıza koyardı
Daş Medrese : Osmanlı zamanında medrese olarak kullanılmış yığma taştan imal tarihi bir yapı Köprülü Fazıl Ahmet Paşa yaptırdığından Fazıl Ahmet Paşa Halk kütüphanesi olarak işlevini sürdürmektedir
Yavan Yaşuk :yöresel söylem azdan az çok tan çok gibi
Eğnimiz : yöresel söylem üst baş
Don : giysi donanmaktan gelir atletle külotla ilgisi yoktur ki onlara iç don da denir
Çavuşlar pintikler : köyümüzün köklü ailelerinden iki örnek ti en az biner tane keçileri mevcuttu o yıllarda her köklü ailenin bir ismi vardı öyküsü de tabi bir kaçını daha zikredeyim imamlar, arifler, hatipler hasırcılar dağlılar ve macırlar ki benim ailem
Saygılarımla
5.0
100% (2)