Ölü şarkıcılar konseri
Bu gece ’’Yuotube’’lerde kaldım..
Tek tek buldum Birçoklarının unuttuğu Herkesin bilmediği Ölü şarkıcıların acıtan , Öksüz yetim şarkılarını. Samanlıkta altın iğneler aramak gibiydi, Saatler sürdü ama değdi.. Her birine ayrı sevindim , Kayıp puzzle parçalarımmışçasına.. Dinledikçe saplandı kalbimin paslı köhnelerine Dinledikçe içlendim , içlendikçe dinledim.. Peşinden hovardalığım da tuttu iyimi.. Önce gözlerimi kapadım Sonra da mekanlarını ; Sahne aldıkları mezarlıkları... Önden bir bank kaptım loca niyetine, Felekten bir gece de ben öleyim dedim.. Hancısı da yolcudur bu gece.. Orkestra ıslık çalan rüzgar Fonda hışırdayan yapraklar.. Cesetlerden beslenen çiçekler içinde Kirlenmiş beyaz kefenleriyle Çiseleyen yağmur konfetisiyle ıslanmış Buram buram toprak kokusuyla Ayışığı da izlerken bizi Bir bir sahne aldı ölü şarkıcılar.. Nasılda özlemişler sahneleri Söylediler de söylediler bıkmadan.. Gecemin mezesi hatıralar.. Donat masayı mazi denen garson ; Çifte kavrulmuş acılardan. İçinde yitirdiklerim olsun Geri getiremediklerim , yerine koyamadıklarım da.. Babamın kokusunu da getir... Saçlarımı okşayan Direksiyon sallamaktan Nasırlaşmış o ellerinin Yanaklarımdaki sıcaklığını da.. Beraberinde sert bir gözyaşı kokteyli gelsin.. Özlemim onlarla aksın gitsin ki Ciğerimi soğutsun .. Belki ayılana kadar bana unutturur , Ona yaşattığım Telafisi mümkün olmayan İçime dert olmuş Hayal kırıklıklarını.. Utanmam vur dağıtsın çal ağlasın.. Yadırgayan yok Nasılsa herkes Zil zurna körkütük ölü burda.. Acaba Yaşamın kafasından ayılanlar mı desek bunlara ? Yoksa Ölümün kafasını yaşayanlar mı Bilemedim.. |