HAK BOYUN EĞDİRMEZ ZALİM GÜCÜNE
HAK BOYUN EĞDİRMEZ ZALİM GÜCÜNE!
Çok derin acılar çekti yüreğim Yıkılmadı geldi çıktı bu güne Hakka bağlı aşkla gönül direğim Hak boyun eğdirmez zalim gücüne! Zalim elindense çekilen acı Yakılır atılır taht ile tacı Yetmez Hakka hiç bir zorbanın gücü Hak boyun eğdirmez zalim gücüne! Şeytana uyup Hak yolundan sapan Hakkını unutup paraya tapan Kimi doktor olmuş kimisi bakan Hak boyun eğdirmez zalim gücüne! Şeytanlık yüzünden şer türlü hile Akıl almaz yalan her türlü çile Razı olmaz gönül Hak bile bile Hak boyun eğdirmez zalim gücüne! Aklını paraya satan alimler Bilime şeytanlık katan alimler Satan* ile yaptığınız ayinler Hak boyun eğdirmez z’alim gücüne Acı keder hüzün ölüm selâsı Z/alimin elinden virüs belâsı Şeytandan bin beter zülmün alâsı Hak boyun eğdirmez zalim gücüne! Z/alim virüs saçtı ölüm peşpeşe Zorba ateş açtı zülüm peşpeşe Hak dayanmaz gönül düştü ateşe Aşk boyun eğdirmez’z’ alim gücüne(?) Aktaş’ım aşk ile Hakkı bir bildim Her türlü cefayı aşk ile sildim Aşk ile yalnızca Hak’ka eğildim Hak boyun eğdirmez zalim gücüne! Şaban AKTAŞ 11.12.2020 - 11.12 (*) Satan: Şeytan Görsel; Erol Saraç YAĞMUR NASIL YAĞAR?! Bakarsan bağ bakmaz isen dağ sana Bir küçüçük dalda on meyve olur Şükür karın doyuran toprak anaya Yazın kavun karpuz, kış’n ayva olur Haziranda buğday başak dolgundur Gün görmeyen dallar sarı solgundur Bereketli toprak Anadolundur Zeytin üzüm pamuk muz çay da olur! Güz güneşi boyun büküp küsüyor Sonbahar sarısı yaprak üşüyor Üşüyen dallara yağmur düşüyor Yağmur kış gelince bu ayda olur! Kesmişiz ağacı çöle dönmüşüz Yağmurda heyelan sele dönmüşüz Göklere açılan ele dönmüşüz Sanma ki yağmurlar duayla olur?! Ne çok soytarı var ne çok şarlatan Cinci üfürükçü falcı zar atan Böyle mi emretti bize yaratan "Oku!" dedi; bilim tek fayda olur! Aktaşım bağnazın bin tepesine Sağanak şimşek ol in tepesine Sarıklı cübbeli takke fesine Güzel yaşam güzel doğayla olur Şaban AKTAŞ 11.12.2020 - 20.42 Görseller: Şaban AKTAŞ SİL BAŞTAN Dedim ki "Ağarmayın!" Sözümü tutuyor saçlarım, Bir nedeni var bunun Yaşlıyım diye bir de Alıp gideni var onun?! Belli mi olur hayat bu Acı tatlı sürpriz dolu, Belki giden döner bir gün Dile gelir mazideki Yaşadığım acı ile aşklarım Derim ki ona; "Gittin diye durdu zaman Ağarmadı saçlarım Var isen, varım yine!" Sil baştan aşk ile başlarım Boya moya değil Başımda ağarmayan saçlar Gördüğüm bir rüyâ da değil Hayâl de olsa gerçek O gün de o gül de gelecek İnsan, hayâl ettiği sürece yaşar İyi ki aşk var!.. Şaban AKTAŞ 13.12.2020 - 01.09 21 Mart 1998 de gelen bir doğaçlama esin, özgün müzik beste güfte bana aittir. GEÇME GÜLÜM YOLLARIMDAN Geçme gülüm yollarımdan İncitme beni bir daha Hasretine dayanamam Sağ çıkmam yoksa sabaha Gül bağından güller derdim Kar üstüne güller serdim Uykuları bölen sendin Sevdamı sellere verdim Geçer iken yollarından Yorulmuşum gül bağında Yâr koynunda uyumuşum Gül açılmış kollarımda Gül yüzüne gönül verdim Ömrüne bin ömür verdim Yağmurlarım geldi geçti Susuz kaldım boynum eğdim Şaban AKTAŞ 21.03.1998 NOT; Video kaydı yarım kaldı (Hafıza kartı doldu) 21 Mart 1998 de gelen bir doğaçlama esin, özgün müzik beste güfte bana aittir. ... 16 Şubat 1998’de yazdığım doğaçlama bir sevda şarkısı... Özgün müzik, beste güfte içime ilk geldiği an gibidir.. ( Sözleri noterce onaylıdır) GÖZ BİLİR Bana seni soruyorlar Gözlerimde yaşsın dedi "Hiç olur mu yaş?!" diyorlar Gökyüzünde kaşsın dedim Ay güzelim sevda selim Sana başka ne diyeyim Aşkla sevmeyen ne bilsin Ateşten gömleksin derim (Aşkı sevmeyen ne bilir Aşk ateşten gömlek derim) Sevdan gelir gürül gürül Kokun gelir türül türül Sensiz yaşanır mı gülüm Yüzün aşka ömür derim ( Ömür boyu aşksın derim) Beni bir saz bir söz bilir Yüreğimdeki köz bilir Cehenneme atsan bile Her şeyi gören göz bilir Şaban AKTAŞ 16.02.1998 KASIRGAYA GÜL EKİLMEZ Özgün müzik, beste ve güfte bana aittir. 21 Mart 1998 de gelen bir esin, Yine aynı duygular ile terennüm ediyorum. Gün doğarken sabahleyin Mis kokulu gül ellerin Gül demiş de uyanmışım Seher yeli serin serin serin Kız ben sana vurulmuşum Acılarla yoğrulmuşum Güneşinde kavrulup da Kül olmuşum savrulmuşum Kasırgaya gül ekilmez Sevdan yamandır çekilmez Bülbülün türküsü güle ( Bülbülün çilesi güle) Dertlerim artar eksilmez Ağla dertli bülbül ağla Güller viran oldu bağda Yandı yürek kor alevde Sen o dağda ben bu dağda Şaban AKTAŞ 21.03.1998 GÜL YESİN SENİ! Yumurta bırakmış Kelebek ceviz dalında Yeşil iken içine yerleşmiş Hesabı nedir kelebeğin Ruhunu annenin Kim bilebilir?! Tohum kış uykusunda Kelebek düşte Uyanınca uykusundan Tohum tohumu Un edip eleyecek Beslenip büyüyecek Nesli kelebeğin, İkyazla kanat açıp Konacak al yeşil sarı Çiçekli dallarda bulurum Uçup giden ruhumu! Ah güzel yüreciğim Sen de işte böylesin İçten içe unufak Aşkın tohumu Gül yesin, elesin Aşka belesin seni... Şaban AKTAŞ 13.12.2020 - 16.41 Görsel: Şaban AKTAŞ MONOLOG At elinden telefonu Kır bilgisayarı; Yerine gelsin Kafamın eski ayarı!.. 2) ÖNCE YAŞAM Yaşamak gerek önce Önce sağlık Hareket Bereket Temiz hava Sağlıklı Dengeli Yeterince Doğal besin Çık doğaya Ötekiler Karınca Kuş Çiçek Böcek Kelebek gibi Kim nerede Ne bulursa Onu yesin; Yayıl Dağa ovaya Kesilmeden nefesin!.. 3) AŞI Vermesini bilen Almayı da bilir Almayı bilen Vermeyi bilmez; Muhteris Bencil! Doğa verdiyse Almasını da bilir Bırak kalsın Aşı Yazıktır tenime Canı veren alsın! Şaban AKTAŞ 12.11.2020 - 09.30 Görsel: Erol Saraç KARINCA DÜNYASI Sıkılınca dişler Sıkışıp kalacak dişliler; Karıncaların Filleri yeneceği gerçek Yenisinden daha yeni olacak Eski/yeni değişecek! Karıncalar, siyah beyaz kızıl Bir dünya yaratacak yepyeni! Şaban AKTAŞ 13.11.2020 - 07.37 1996 yılından, sözleri noterce onaylı, bana ait bir fert türküsü.. Şaban Aktaş 11.12.2020 AYGÜZELİ TÜRKÜSÜ Günden güne daha derin Büyüdü elâ gözlerin Güneş oldu yaktı ferin Acım derin gülüm verin Ne yamansın Aygüzelim Nasıl dayansın yüreğim ( Yaktı kületti gözlerin) Güneşine köle verdin Koynunda gülüm demedin Hilâlinde aydan gergin Kaşlarından çıktı sevgin Yerin yurdun yok mu senin Yüreğime yatak serdin Ufkumda durur kaşların Sürmelendi bakışların Bir avcı bir maral bir gezer Sarpa sardı yokuşların Ay güzelim girme bağa Hüzün dökülür yaprağa Muradına eremezsem Giremem kara toprağa Ateş oldu gül bağlarım Yandı tutuştu dağlarım Hasretini çeke çeke Yanar yanar kan ağlarım.. Şaban AKTAŞ 1996 MİDENİN DE AKLI VAR! Üçte ikisi tümör nedeniyle Alınmadan önce midemin Bilmezdim hiç nedir; Organ ve doku yetmezliği Emilim, sindirim yetersizliği?! Taşı yesem bile eritirdi midem Artık şimdi öyle değil Eskisi kadar yiyemediğim gibi Sindiremiyorum da Yedirmiyor da her şeyi; seçici! Yemek taze olacak, gündelik Yoksa kazınıyor mide Açılıyor içten içe yara, delik! Atalarımız doğru söylemiş "Gönül istemedik aş Ya karın ağrıtır ya baş" Canının çektiğini yemez isem Başlıyor midemde içsavaş! Evirip çevirip yenilip içileni İçine sindiremeyince Asit yağmuruna tutuyor Yakıyor köpürterek sirke gibi Püskürtüyor gerisin geriye! Yenilmiyor her azık Yer isen kendine yazık; Midenin de aklı var Yediğini içtiğini Seçmeye hakkı var!.. Diyen boşuna dememiş; "Bahçede iğde midir Dalları yerde midir Her gördüğünü seversen Sendeki miğde midir?!" Şaban AKTAŞ 10.12.2020 - 10.08 Dünya Sevgililer Günü için; güle adanmış bir şiir ilk yazıldığı gibidir... ... CAM, IŞIK VE CAN 1. Kalem, kâğıt ve ışık Tamam; Bu üç şey yoksa Seni anlatamam! Işıktır yansıyan aynaya aynadan yansıyan yüzlerce ışık yüzüm yüzüne gözüm gözüne yüz yıllardır aynalarca alışık! Hiç de kolay değildir aşk aynanın, cama can cana cam olması sırlanıp sana seni beni sana bana beni seni bana sunması aynalarda sır olmadan!... Canın cam olması fincanın gözle dolması ayrı bir öykü yine yolu aşka çıkan! 2. Sen odamı tercih ettin ben adamı; adamlık başka bir şey çekildim sahadan henüz aramızda oyun başlamadan; buydu benim en büyük mağlubiyetim ben öksüz kaldım sen yetim!.. 3. Tüm galibiyetler bir mağlubiyetle anlam kazanır sana yenilmeyi ben istedim senden, senliğin değil benliğimdi istediğim, hiç de kolay olmadı istediğimi aldım ve daldım aşkın ateşine yoksa şûan şu an bile gözlerinin gözlerimde işi ne?! 4. Yine işte bir sabah ezanlar okunmakta dallarda kumrular doğuşu güneşin kendiliğinden güncelleşen bir masal, bir rivayet kutsal bir ayet gibi huşû içinde selâm geçiyor saçlarına tel tel esen nefes kesen seher yeli, bülbül ötüyor ardından acep hangi dalda bir gül kanıyor şimdi?! Tüm duygular kervan kervan sardı sana göçünü katarlandı İpek Yolu’na gönül yurdundan!.. 5. Dağlardan geçiyor yolumuz sabahın ilk ışıklarıyla başlıyor üç günlük serüven ve hiç bitmiyor bu yolculuk henüz başındaymış gibi ve sen hâlâ geldiğin günkü yaşındaymış gibi seviyorum seni ben! 6. Sessizliğinde aynaların kaybolup gittin sanıyordum sır olmuşsun aynaya sen de başla aşkla beni sevip saymaya... Günler uzadıkça uzayacak altın ışıklar gibi her sabah ’gül parmaklı şafak’ seni bana beni sana ayna ayna sunacak! Fırıncılar erken kalkar un eler hamur yoğurur tazecik çıtır çıtır susamlı simit börek poğaça üstüne çörek otu atar, ve yüreğim senin için nar gibi kızarmış fırına kendini atar, atar bu yürek ateşinde aşkın sonsuza değin senin ile atar; senin ile yatar senin ile kalkar!... Düşmez kalkmaz bir Allah’tır sevgili senin de benim de gönlünü aynada bir tutar! Kuşların yemini at sabahın nemini gözlerinin demini sakla, bakarsın zamanla aynalar islenir paslanır toz tutar; yaklaştıkça buğulanır soğur uzaklaşınca; o zaman beni anımsa göreceksin gözlerinle ayna gibi kendini yıkarsın aynadan yine sen çıkarsın! Şaban AKTAŞ 13.02.2016 - 06.09 |
Güzel bir şiirdi, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...