Çay Bardağı Işığında Yolumuz
Bir çay bardağıyım rafta…
…içim boş / altlığım porselenden, çin işi bilmezsin sen. Antepli bakırcıların dövdüğü söylenir işlemeli kaşığımı, 1919 Fransızlar elinden. Tepsim Suriye’den hediye, sonra Hatay dan kardeşim Fincan geldi Yok öyle sade değilim / yalnızım fakat, altın yaldızlı kemerim var belimde. Çok sohbetler arasında mezeyim gelin – kız – kaynana’ya Demli bir çay bardağı gözlerimde hüzün var ------- memleketim, memleketim. Öyle hafifim ki beni bir çocuk bile kaldırır. Ayrılıklar gördüm, Bazıları hiç dönülmeyen tren yolculuklarıydı. Ankara’dan -----Eskişehir üzeri----- Haydarpaşa da son buldu. Dolmabahçeye de gittim.Mustafam, Mustafam. Arkadaşım kahveyi daha çok severdi, İçerdi----- sabah, öğle akşam. Bir çay bardağıyım ben sade vatandaş Leblebi yanında Rakı’ya kadeh oldum çoğu kez Yanık bir türkü içlemesine kırılan kafamda cabası Bir çok yerde kardeştik, kimisi benden önce düştü Kocatepe de İsterdim ki…. Olmasaydı sonumuz böyle. Bunca gayret bunca çaba, çarıkçıya çıktı adımız hindi, bütün vatan bütün millet. Boşuna mı gitti, Ali’nin oğlu koca Mustafa? İsfahan dan gelmiştik, Adımız / mansur, Kocaseyit oğlu Yurt belledik, sevdik mavi gözlerini deniz gibi Emanet dedi…. Size dedi.. bizi göstererek Çay bardağım, Ağın leblebisi, içtiğim Rakı: Bilesiniz ki Bu kadeh sizin şerefinize efendiler "60 kuruşa yevmiye siper kazdı, hendek ve bursa havarileri, mustafaya karşı". Buda böyle biline…… 1922 (Bu sözler bir İngiliz generalin sözleri dir.) Kanber İhsan Öcel |
ince belli bir çay bardağında
saygı ve duygularımızı koyduğumuz hiç olmamıştı bir şiirin önüne
ve
bunun siz ve nezdinizdeki Mustafa 'ya oluşu da nice güzellikti usta...
eyvallah.