Deniz ve taş
Bir dilek tutsam...
Meselâ, denize çılgınca aşık olmuş, Aşkını beklemekten yosun tutmuş bir taş olsam. Deniz, milyonlarca taş arasında, Hiç farketmeyecek olsa da beni, Her anımda onunla koyun koyuna yaşasam... Yosun tutmuş bir taş ve sevda... Bir taş, bir denize nasıl aşık olurmuş, acaba? Bak şimdi, dinle... Evet, adı üstünde, o bir taş; Sağdan baksan taş, Soldan baksan taş, Kalbi bile taş. Denizler için yazılmış binlerce şiir, Denizlere aşık olmuş sayısız; Şairler, Martılar, Balıklar, Ve akla gelmeyen niceleri var... Oysa, taşların üstüne yazılmış, Kalp içinde, aşıkların isimleri var. Denizler, taşlara yazılmış aşıkların isimlerini silmekle meşgulken, Kim taş kalpliymiş, haydi söyleyin kim? Bir deniz, bir taşa neden sevdalansın, değil mi? Taş o, bir taş; ama denizine aşık bir taş! Belki, aşkını beklemekten yosun tutmuş, Belki de, yeşil yosunlara bürünüp, Kendisini, denize beğendirmek istemiş. Görünüşte, taş ve deniz; Gerçekte, birisi aşık, diğeri bundan habersiz. Üzülme taş, sakın üzülme. Biricik aşkın, denizin seni farketmese de, Dalgaları gelip gidip, öpüp kokluyor ya seni. Kahrolma artık, sal gitsin yosunlarını, Yosunlarınla, sımsıkı sarıl, aşkının dalgalarına. Cahit Fıkırkoca |