ÖLÜM NERDESİN BE GÜLÜM!Irmağı andıran saklı kentin caddelerinde insancıklar Sanırsın ki sudan çıkmış balıkcıklar Can havli ile bir bu tarafa bir o tarafa savrulmuşlar Unutmuşlar asıl gayelerini biriktirdikçe biriktiriyorlar mallar Bilmezler ki bu dünyaya üryan olarak geldiler, Tüm çabaları ise kefen bulma telaşı, anlamazlar bilmezler bunu Sadece musallaya konurken gözlerinin önüne bir çağdaşlarının naaşı, Hitap ederse musalladaki belki o an eriyiverir yüreklerindeki maldan buzul dağlar. Ayrılıp eve gelinceye kadar yüreklerinde ölümü ağırlar, Eve vardıktan sonra dört elle tekrar sarılırlar amelecikler Ve bu böyle devam eder elem ile emel arasında gelip gitmeler Sonra unuturlar ölümü, kör ve sağır kesilirler Farkında olmadan, ömür sermayesinden ha bire yerler Ve bir gün kapanıverir perdeler, Sahne kapkaranlık kesilir, Durun durun götürmeyin der Hayatın daha eşiğindeyim der, Az kaldı ne olur az kaldı biraz zaman derken Hayat denen beşikte mışıl mışıl uyuduğunun farkında olmaksızın Ölümün şefkatli kollarına terk eder hayallerini, Beraberinde ise götürürken amellerini, Güle güle der, yer onu yerken, geride bıraktığı mallar… |