YORULDUM...
YORULDUM...
Bu gün, buram buram yalnızlık kokan, rengarenk çiçeklerin sağa sola serpiştiği ve hayata kuş bakışı bakacağım,huzuru yudum yudum içime cekebilecegim gönül dağına yürüyorum. Gönül dağı, vermekte cömert olsa bile, Çok karışık duygular var yüreğimde. Evet, çok ama çok karışığım. ruhum karışık, düşüncelerim karışık, duygular mı ? O karmakarışık. Aslında hayatı yaşamak istiyorum. Fakat !!! Hayatın bana bazen yük olduğunu hissediyorum. Yazı yazmaya başladığmda satırlar arasında kaybolup gittiğim gibi, günül dağının enginlerinde kaybolup gitmek, yok olmak, özleyip ve özlenmek istiyorum. Bugün, gönül dağının en tepesine çıkıp; kuş bakışı hayatı ve hayatımı izlemek. Karatoprağın seccadesinde saatler boyunca Secdeye kapanıp, hamd’ etmeyi, ellerimi semaya kaldırip yaradan mevlama dua etmeyi istiyorum. Hayatımı yoranlardan Yoruldum. Sevgiye aç olmaktan değil, yüreğe zahmet veriyor olmaktan yoruldum. Konuşmaktan değil, anlaşılamamaktan, düşündüğüm hiç bir şeyi, hiç bir zaman ve hiç bir şekilde ifade edememekten sıkıldım. Yoruldum yoruldum... Her ne kadar yoruluyor, bıkıyor ve sıkılıyor olsam da köşeye çekilip, hazin sonu beklemeyi de bir türlü beceremiyorum. Beğenilmek, taktir edilmek ya da göstermelik sevginın cicili bicili yumağına sarılmak değil ki benim derdim. Benim derdim; sadece ama sadece, bedenimin hüznünü, yorgunluğunu yalnızlığın özgürlüğü ile bastırmak. Hem her şeyi yapmak, her şeyi yaşamak, zevk için bir kahve içince, yüzümde beliren tebessümü duvarda asılı eğreti duran kırık ve kirli aynada görmek istiyorum. Ama hayat işte… Ne o, benim yakamı bırakıyor, nede ben onu yaşamaktan vazgeçebiliyorum. Ancak hayati, biraz da biryerlere not ederek yaşıyorum. Yıllar boyunca, aşkı sevdayı yazdım. Yarın ne yazarım, onu da bilmiyorum. Ama ben, ömrüm olduğu sürece, satır arasında kaybolmak ve hergün daha fazla yorulduğum hayattan giderken, geride kalanlara, sayısız cümle armağan etmek istiyorum.(m.külte 2020 ekim) |