muğlaküzengisi olmayan bir atın sırtında ne kadar hızlı gidebilirdim ki ok yaydan çıktığında hızını kestirebiseydim vurulmazdım sırtımdan yavla’ğın çığırtkanlığı nara atarak üşüşmeden düştüm ben ağaç kütüğü gibi evet düştüm o dağın yamacından küçük sıyrıkları saymasam iyiydim belli ki yavlaklar halen gitmemişti yukardaydı gavlak sesleri yalçın kayalıklardan bir çıkış aradım ıslak dallardan bir ok hazırladım çok sürmedi tırmanmam uzayıp gitmişti yavlaklar böldü kar yağışı düşüncemi ikiye tamda zamanıydı tamda büyükçe bir ateş yaktım yanlızlığıma. ah atım çıkta gel gözlerim kar fırtınası yürüyorum yeryüzünden beyazlar dökülürken maviden kavuşmuş tepelere ışığı beyaz giyinmiş ağaçlar bürünmüş düşlere bilinmeyen türküsüne ve nasbini arayanları duyuyorum muğlak seslerini uyuyan mağralar içinden uyanmışları biliyorum aklın ziyan olduğu yerden geçiyorum. Mustafa Yaman 05 kasım 2020 |