HOYRATÇA!
Memleketim emekçisi
İşçilerimin alın teri Iskalanıyorken zaman kıskıvrak ellerinde kelepçesi Atılıyor torbaya topyekun Sıkı sıkıya... Soğuk zindanların mermerdaşında Sönüyor tek tek yıldızların ışığı Batıl karanlıklara değen rüzgar Döndür değirmenin taşlarını Ağır hantallığında ez! Gökyüzüm mavi Hasret gözlerime Binlerce metre dehlizlerin Binlerce susmuş bedenler Dizilsin ak gerdanlığınıza Kara elmas incilerin vicdanımda ağlar gün boyu Kanar... Ağırlığı göl! Bir çocuk haykırır boşluğa Hak dili dillendirir Yükselir, Çığlık çığlığa. Ürkütür kuşları Kanatları gergin Havalar buz kesmiş Çatırdayan nizamda Torbalar kanunnamesi Divanda yasa dar! Anadolum toprağında hüzün var Basmayın Mührü öyle hoyratça ne olur... Her karışında kalp atışlarımın izi Saf kaynağından kaynar kanım var. |