Bir Mecnun hikaye
Bir mecnun hikaye
*** her yaşanmışlığın bir rüyası var her rüya yaşanacaktan öncedir I başta son bilinmez sondan baştan perdelenir zamanlar dilim dilim bilmek, önceden bilmek, olacağı nebilere dahi bağş edilmemiş ki falcı kahin bilumum üfürükçüler sanırım bir şey var anlatılmayan o bir var bir yerlerde bir şekilde doğru yorumlayan varsa ermiş erme yolunda kaderine derviş herkes bir hayatı yaşar dünyada kimse hayata kendi yön veremez II sekiz yaşlarında ucra uzak bir köyde başına ne geleceğinden habersiz çelik çomak oynarken akranlarıyla bir rüya gördü aklından çıkmayan gördüklerinin hiç birini bilmiyordu sizce rüya nedir hayal nedir ya düş bu fani dünya bir hayal rüya düşse yaşamaktır yansımayı yadsımadan doğaya baksan kendini göreceksin insanın kendisi kutsal mucize ama kendi büyüsünü çözemez III öyle yaramaz haylaz çocukken habersiz düşsüz hayalsiz halin giyinmiş deri elbiseler üstüne boynunda belinde demir kemer kemerinin kılıfında hançer kılıç bir dağa tırmanıyor terle kanla dağ tepesinde ay tüm görkemiyle yakalamaya canhıraş tırmanışta sonra filimlerden algılayacaktı gelecek dünden yazılmışsa alna algılar anlarsan yükünü hafifletir IV ay’la arasında bir metre kamışken çekip kılıcını vurup ikiye bölüyor bir parça yuvarlanıp dağdan aşağı düzdeki akar su içinde cız sönüyor bir parçası kucağında kala kalıyor ay sarısı parlak sıcacık bir kuzucuk göğüs kafesine yapışır yumuşacık nerden bilirdi o ay gönül sultanı seveceği dünyalar güzeli ceylan ummadığı diyarda buldu ceylani görür görmez sevdalandılar ikisi V bir gün o gün geldi bir elim kaza ceylan yaralandı kapandı kafese baharın en güzel çağında ömrün daha otuzlarında kuzuları meler ne gördüğünü gördüğü gündü ve yordu rüyasını kendi aklında hayat iki haberi bir arada sunmuş sevincini acısıyla aynı tabakta sonra anlayıp çözecekti ancak güzel günler yaşanır gülistanda hayat dört değil çok mevsimli VI zaman çift boyunduruk koşulu şifa beklerken hekim lokmanda yine bir gece gecesini aldı rüya öyle berak öyle süzülmüş ve net dünya ayaklarının altına serili bütün yer kure insanıyla ülkeler küme küme sıra sıra renk renk ırkıyla diniyle rengiyle tarihiyle dağıyla deniziyle avuç içinde muhakemeyi aşar mukemmeliyet ve görünen mahşeri bir hakikat VII bütün insanlar oturmuş halde bir tek insan ayakta değil öyle bir tek ceylanı durmuş ayakta bir ağaca dayamış sırtını güleç ayaktan boğazına kadar sarılı kalın halatlarla sıkı sıkıya bağlı bakıyor bakıyor bakıyor öyle ve anlıyor artık yürümüyecek yılları sevdayla kucaklayarak kaderin ötesinde bir yerde kabulune muşerref kalınan VIII saksıda bir gül yanında bülbül bülbül sevdalı bülbül yanık kül derler ki ona bağş edilen ödül kevser ırmağı kıyısında cennet cehennemin ortasında kalınca kaderin ötesinde bir şeyler var varman gerekmez o senle var hayat bir kitap ister oku okuma o kendini sayfa sayfa okutur sondan başa yolculuk rüyadır başta görünen rüya dünyandır Ahmet Coşkun |
o kendini sayfa sayfa okutur'
😊 okuma yazma bilmeyene bile okutuyor
🤗 çok iyiydi.