Kalp ÇarpıntısıDeğirmende döner gibiyim Döndükçe bembeyaz yüzüm dövülmüş un Yalnızlığıma söver gibiyim Dönüyorum lakin şemsimi göremeden sonsuz karanlıkta Kimsenin bulamayacağı kör kuyunun naçar dibiyim… Var mutlaka, O da etrafımda mekandan münezzeh duruyor Belki de karşımda Lakin yalnızca varlığını, özlemini hissediyorum... En azından bu teselli ile şükrederim ya Sanki gözlediğini ruhumu sarmış gibi ayla Yar hissediyorum. Havalar bile soğudu Islak ıslak üşüyorum Elimdeki dondurma lakin andırır yoğurdu Nefesim kurudu Öksürmekten Aklımı dünyalık düşünceler bürüdü Bir ömrü nefsimle sürmekten Elimdeki suyu bile içemiyorum Titremekten… Uzakta bir gemi düşürmez elimden kalemi İçimde dünya hayali olmadıktan sonra denizi bile göremiyorum Hissettiğim tarifsiz yokluğunun elemi! Dalgalar benim gibi hıçkırıyor Vurdukça kumlara haykırıyor “Aşkı arıyorum, ilahi aşk…" “Nerede sevgilinin barındığı köşk?…” Umudum olsa da eremiyorum. Yokluk bu olsa gerek Yok yukarı kaldırsam başımı erek Bedenim bir tank gibi denizde yüzüp gitmiyor ne kadar verirsem vereyim emek Heyacan benden uzakta Bakıyorum eski resimlere acı çeker gibi ama aşık Sanki hepsi İbrahim’le Urfa’da... İki ayrı yerde Ayırıyor bizi perde Değil mi berzah Değil mi içimden gelen bu ah Korona denen Nemrut’tan silah Vurdu vuracak diyen bu önlem bu ah... Putları bir bir yıkıyorum! Yaz günü dağlara kar yağıyor Soğuğu kalbimi dağlıyor Kar taneleri gibi gözlerim ağlıyor İlahi sevgili, dondurma beni bir Ağustos gecesi Dilimden dökülen zikir şifa olacak biliyorum hecesi Lakin ben neredeyim sen nerede arıyorum her yerde Bu mecburiyet işkence... Dünyalık gözüyle fani Ve yaratanın etrafında baki Döner mi ezbere Yarattığı dünyasından almış gibi tezkere Muhammed’in içindeki aşk ile yokluğa koşup Varlıktan uzaklaşıyorum! …/ Kendinden geçiren kalp çarpıntısı İlahi aşkın olur ilk kopyası Büyümezse bu gönül kırpıntısı Dünyadan ayrılırken tek hatırasıdır soykası Aşk ile hükmedemediğim Saffet Kuramaz |