KURBAN BAYRAMINDA ;HABİL MİYİZ KABİL MİYİZ?
Habil ile kabil kıssası
Kurban içindir esası Habil-miyiz, Kabil-miyiz? –(1) Düşünelim;Kurban Kurban yakınlık demek Yakın olmak takvadır Allah, yakınlık ister Sanmaki, Eti ile kan Yarın bayram, bayram Halil ibrahim mirası-(2) İnsan olana bu bayram Bayram bilmez, heyvan İnsanda iki varlık var Biri madde, biri mana İkisi barışsa;Dirliktir Bir tendir ,biri can İnsanda nefs ,var İnsanı hayvan eder Arzu,heves,hırs var Virüsü şeytan,şeytan Vücut toprağı tendir Tene yemek içmek Cana inanç lazımdır İnanç hakka iman Hak sendeki sendir Güzel ahlak dindir Kamu ile kul hakkı Seni senden eden Yarsuadım ,Allah ile Sobesi bismillah ile Bayram ne dersen? Yakınlık hissettiğin an Habil ile kabil kıssası Kurban içindir esası Habil-miyiz, Kabil-miyiz? –(1) Düşüneilm;Kurban ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, KURBAN ’YAKINLIK’ BAYRAMIMIZ ÜMMETİ MUHAMMEDİN UYANMASINA VESİLE OLUR İNŞAALLAH,BAYRAMIMIZ-YAKINLAŞMAMIZ KUTLU OLSUN…. Habilmisin Kabilmisin? –(1) “Onlara Âdem’in iki oğlu hakkındaki haberi gerçek olarak oku. Hani her biri birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. -Kurbanı kabul edilmeyen-, ‘Seni öldüreceğim’ demişti. O da, ‘Allah sadece muttaki olanlardan kabul eder. Andolsun sen beni öldürmek için bana elini uzatsan da ben seni öldürmek için elimi uzatmam. Ben âlemlerin rabbinden korkarım. Ben dilerim ki sen benim günahımı da kendi günahını da yüklenesin ve cehennem halkından olasın. Zalimlerin cezası budur’ dedi. Nefsi kendisini kardeşini öldürmeye yöneltti ve nihayet onu öldürdü; böylece ziyana uğrayanlardan oldu. O anda Allah bir karga gönderdi. Karga ona, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeliyordu. ‘Yazık bana, şu karga kadar bile olmaktan, kardeşimin cesedini gömmekten âciz miyim!’ dedi; sonunda da pişmanlık duyanlardan oldu” (Maide 5/27-31) Görüldüğü gibi iki kardeş hased veya çıkarlar yüzünden birbirine düşmüş biri diğerini öldürmüştür. Kabil Habil’i öldürmüştür. Hz. Peygamberin ifadesiyle; “Haksız yere öldürülen hiçbir kimse yoktur ki onun kanından Âdem’in birinci oğluna (Kabil) bir pay ayrılmasın. Zira cinayeti âdet edenlerin ilki odur” (Buhârî, Cenâiz :33, Enbiyâ:1; Müslim, Ḳasâme: 27). Böylece Kabil insanlık için en kötü çığır sayılabilecek olan haksız yere “öldürme” yolunu açmıştır. Bu kıssayı Müslümanlar hiç unutmamalıdır. Ne zaman böyle bir tercihte bulunmakla karşı karşıya kalırlarsa Habil gibi davranmaya talip olmalıdırlar. Allah’a yönelip kardeşine “beni öldürmek için elini uzatsan da ben seni öldürmek için elimi uzatmayacağım” diyebilmelidirler. Bunu yapmanın nefse ağır geldiği açıktır. Ancak bunu takva sahipleri yapabilir. 2 -Halil ibrahim mirası-(2) İbrahim aleyhisselam, Allahü teâlâ bir oğul verirse, onu Allah için kurban edeceğini söyledi. Dileği hasıl olunca, sözünü yerine getirmesi rüyada bildirildi. Hazret-i İbrahim, sözünde durup oğlunu kurban etmek istedi. Cenab-ı Hak, (İbrahim, gerçekten rüyasına sadakat gösterdi. Elbette bu açık bir imtihandı. Oğluna karşılık ona büyük bir kurbanlık koç fidye verdik. İhsan sahiplerini böyle mükafatlandırırız) buyurdu. Hazret-i İbrahim, Nemrud tarafından ateşe atıldığında canı ile, Hazret-i İsmaili kurban etmesi emredildiğinde evladı ile, ovaları kaplayan bütün sürülerini bağışlamakla da malı ile imtihan edildi. Üç imtihanı da kazandı. Kur’an-ı kerimde, (Sözünün eri İbrahim) diye övüldü. (Necm 37) Böyle sözünde durmak büyük fazilettir. Kur’an-ı kerimde, sözünde duranlar övülmektedir: (Müminler içinde Allah’a verdiği sözde duran nice erler var.) [Ahzab 23] (Elbette İbrahim, sadık bir Peygamberdi.) [Meryem 41] (İsmail, sözünde sadık resul bir nebi idi.) [Meryem 54] Hadis-i şerifte ise buyuruldu ki: (Doğruluk iyiliğe, iyilik Cennete götürür. İnsan doğruluk ile Allah indinde, sıddıklardan yazılır.) [Müslim] Hazret-i İbrahim, Cenab-ı Hakkın gönderdiği koçu kurban etti. Peygamber efendimiz, Eshab-ı kirama, (Kurban kesmek, babanız İbrahim’in sünnetidir) buyurdu. (Hakim) Dinen zengin sayılmayan kimsenin, borcu yoksa, gücü de yeterse, kurban kesmesi çok iyi olur. Hadis-i şerifte, (Bayramda kurban kesmekten daha faziletli bir amel yoktur. Ancak sıla-i rahm bundan müstesnadır) buyuruldu. (Taberani) Hazret-i İsmail ve kurban İbrahim aleyhisselam, oğlu Hazret-i İsmail’in endamındaki cemal ve kemalini görünce, babalık sevgisi ile oğluna karşı muhabbet uyanır. Bu huzur ve rahatlık içinde uyur. Rüyada, oğlu Hazret-i İsmail’i kurban ederken görür. Hanımı Hazret-i Hacer’in yanına gider. - Ey Hacer, gözümün nuru oğlum İsmail’e en iyi elbisesini giydir, saçını tara, onu bir dostun ziyaretine götüreceğim, bir bıçak ve ip de getir. - Bıçak ve iple bu nasıl misafirliğe gidiş? - Belki Allahü teâlâ bize bir koyun verir. İblis, bunu duyunca, bana iş düştü diyerek Hazret-i Hacer’in yanına gelir. - Ey Hacer, İbrahim, İsmail’i nereye götürdü? - Ziyarete. - Hayır, kurban etmeye... - Nasıl olur? Bir baba, oğlunu kurban eder mi? - Ama (Rabbim emretti) diyor. - Eğer Allahü teâlâ emretmişse, Ona bin can feda olsun. İblis, bu sefer Hazret-i İbrahim’e gidip der ki: - Oğlunu nereye götürüyorsun? - Ziyarete. - Hayır kurban edeceksin, o rüya şeytanidir. - Hayır, gördüğüm rüya Rahmani idi. - Oğlunu kesmene gönlün razı mı? - Ey melun, şunu yakînen bil ki, dünyadaki herkes benim evladım olsa ve Rabbim hepsini kurban etmemi emretse, hepsini kurban ederim. Şeytan, Hazret-i İbrahim’den ümidini kesip, Hazret-i İsmail’in yanına gelir: - Ey İsmail, nereye böyle? - Ziyarete. - Hayır baban, seni kesecek. - Beni niçin kesecek? - (Rabbim emretti) diyor. - Eğer Allahü teâlâ emretmişse, bin canım dosta feda olsun. İblisin vesvesesi bitmeyince Hazret-i İsmail, babasına der ki: - Bu beni rahatsız ediyor. - Ona taş at, uzaklaşsın. Taş atıp Mina’ya geldiklerinde, Hazret-i İbrahim oğluna der ki: - Canım yavrum, başımızda bela var. Bilemiyorum niçin had cezasına müstahak oldun? - Babacığım, bu sözden kan kokusu geliyor. - Oğlum, rüyada, seni boğazladığımı görüyorum. Ne dersin? (Saffat 102) - İnsan, sitem kamçısını yemedikçe kımıldamaz. Babacığım, sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredicilerden bulacaksın. Başımı vermek benim için bir an sürer. Ama kendi elinle oğlunu kurban etmek, gönlüne zor ve ağır gelebilir. Üç arzum var: Birincisi: Ellerimi ve ayaklarımı sıkı bağla! - Yavrucuğum, dosta giderken ağlayıp, feryat edilmez. - Belki hançerem [gırtlağım] hançerine dayanamaz, elimi, ayağımı oynatır da seni üzerim. İkincisi: Beni yüzü koyun yatır, yüzümü görme, ben de yüzünü görmeyeyim ki, belki coşarım da, senin babalık sevgin harekete gelir, ikimiz de, emri yerine getirmekte kusur ederiz. Üçüncüsü: Annem beni göremeyince dayanamaz, onu teselli et ve iyilikte bulun. Melekler de ağlamıştı Hazret-i İsmail ağlarken melekler de ağlar. Babası, bıçağı boğazı üzerine koyunca, oğlu güler. - Yavrucuğum, bu halde iken niçin gülüyorsun? - Gördüm ki bıçakta Besmele yazılı, dostun ismi yazılı olan bıçak, nasıl keser? Hazret-i İbrahim, olanca kuvveti ile bıçağı çakar, bıçağın ağzı döner ve kesmez. Kızıp, bıçağı yere çalar. Bıçak Allahü teâlânın emriyle dile gelip der ki: - Bana niçin kızıyorsun? Sana kes diye emreden, bana da kesme diye emrediyor. O zaman şu lütuf nidası erişti: (Ey İbrahim, gerçekten rüyana sadakat gösterdin. Güzel amel işleyeni işte böyle mükafatlandırırız. Bu açık bir imtihandı. Oğluna karşılık ona büyük bir kurbanlık koç fidye verdik) Hazret-i İbrahim, gökten inen koçu yakalayınca, oğlunun bağlarının çözüldüğünü görür. - Yavrucuğum, bağlarını kim çözdü? - Beni ölümden kurtaran dost, bağlarımı çözdü. - Ey oğlum, şimdi dua et, ne istersen Allahü teâlâ kabul eder. Hazret-i İsmail şöyle dua etti: (Ya Rabbi, Kıyamette, mümin olan herkesi mağfiret eyle!) (Bütün müminleri mağfiret ettim ve bağışladım) müjdesi geldi. (R. Nasıhin) Kurban edilen, İsmail aleyhisselâmdı Sual: Bazı kimseler, “kurban edilmek istenen İshak aleyhisselâmdı” diyorlar. Böyle bir şeyin aslı var mıdır? Cevap: Kurban edilmek istenenin hazret-i İshak olduğu, Yahudilerin ellerinde bulunan uydurma Tevrat’ta bildirilmektedir. Halbuki, eldeki Tevratların bozuk, uydurma olduğunu Kur’ân-ı kerim haber vermektedir. Kur’ân-ı kerim, kurbanlığın İsmail aleyhisselâm olduğunu gösteriyor. Sâffât sûresinin yüzüncü ve sonraki âyetlerinde mealen; (Ya Rabbi! Bana iyilerden bir oğul ver. Biz de, Ona halim, çok uysal bir oğlan müjdeledik. Çocuk, İbrahim aleyhisselâm ile yürüyecek çağa gelince, İbrahim; “Ey oğulcuğum! Rüyada, seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, ne dersin?” dedi. Babacığım, sana emir edilen ne ise, onu yap! İnşaallah beni sabredicilerden bulursun, dedi. İkisi de, Allahın emrine teslim olunca, İbrahim, oğlunu alın üzeri yere yatırdı. Bıçak çocuğu kesmedi. Ey İbrahim! Rüyaya sadık oldun. İyi hareket edenleri biz böyle mükafatlandırırız, dedik. Bu iş, açık bir imtihan idi. Oğlunun yerine, kesilmek üzere büyük bir koç verdik. Bundan sonra, Ona iyilerden İshak’ı Peygamber olarak müjdeledik. Ona ve İshak’a bereket verdik. Onların soylarından iyi olanlar da, nefsine zulmedenler de vardır) buyuruldu. Bu âyet-i kerimeler, kurban edilenin İsmail aleyhisselâm olduğunu açıkça göstermektedir. Çünkü, İbrahim aleyhisselâm, Rabbim bana emrettiği yere giderim diyerek hicret edince, önce İsmail aleyhisselâm sonra İshak aleyhisselâm ihsan edildi. Mir’ât-i Mekke kitabında deniyor ki: “Ömer bin Abdülaziz hazretleri zamanında Yahudi hahamlarından biri Müslüman oldu. Halife buna; -Kurban olunacak, İsmail mi, yoksa İshak mı idi? dedi. -Ya halife, Yahudiler, hazret-i İsmail’in kurban olunduğunu bilirler. Fakat İsmail aleyhisselâm, Muhammed aleyhisselâmın ceddi olduğu için, kendi cedleri olan İshak aleyhisselâmın kurban olduğunu söylüyorlar, dedi.” İbni Âbidîn hazretleri buyuruyor ki: “Müslümanların lüzumu olmayan din bilgilerini konuşmaları uygun değildir. İsmail mi daha üstündür, İshak mı üstündür? Kurban edilen hangisidir? Hazret-i Aişe mi daha üstündür, yoksa hazret-i Fatıma mı, sormamalıdır. Bunları öğrenmek lazım değildir. Allahü teâlâ bu gibi şeyleri öğrenmeyi emretmedi.” Allah-ın sana soracağı kendisini; ZATİ VE SUBUTİ sıfatları ile tanıdın-mı ,Allah-ı tanımayan bimeyen-in inancı şirke meyillidir. Allahın senden soracağı KUL VE KAMU hakkına riayet ettin-mi? İNŞALLAH EDENLERDEN OLURUZ(derleme alıntı) |