2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
445
Okunma
Tadımı memnu meyvenin zerresinde saklı su aşk
Adem’i cennetten eden şuh bir gaflet uykusu aşk
Kabil’in tuttuğu taştan sızan kanın kokusu aşk
Habil’in alnına düşen sitemli kâkül oluptur
Aşk Yakub’un pınarları kurumuş gözlerinde nem
Eyyub’un sinir uçları kurtlu yarasında merhem
Aşk Hacer’in ellerinde çölün ortasında zemzem
İbrahim’in atıldığı har içinde gül oluptur
Aşk üç günlük bir konakta zifir geceden bürünek
Şerden beladan uzakta dağ döşünde bir barınak
Düşmanı olana penah hak aşığına korunak
Önünde kurkta güvercin kapısında tül oluptur
Aşk yükü günah olanın girdiği yunduğu yunak
Son sözü eyvah olanın ten ve tin sunduğu sunak
Yâr deyip yola çıkanın yol boyu bindiği binek
Hazreti Nebi’ye Burak, Ali’ye Düldül oluptur
Bir heyula gövdedir aşk ancak masallara sığar
Kaf Dağı’nı gagasında getirir önüne yığar
Ateşli okla vurulur çırpınır yeniden doğar
Ki Zümrüdü Anka’dır aşk kanatları kül oluptur
Aşk yeni açmış goncanın yanağına değen rüzgâr
Genzini terütazenin kokusuyla boğan rüzgâr
Önce yaprağını döken dallarını eğen rüzgâr
Sonra gülistan içinde çileli bülbül oluptur
Ki aşktır âşık olunan âşığa ilaçtır eza
Aşk üzere döner devran aşk üzere durur feza
Ki aşka gidendir canan ki can aşka yürür keza
Vuslat ki âşığa ceza hicran ki ödül oluptur
Aşk gönülde çağladıkça söker kayanın kökünü
Sonra kaldırır omuzlar dağdan aşırır yükünü
Aşk iki yarım elmadır aratır öbür tekini
Aşk bitince beden başa baş bedene zül oluptur
5.0
100% (2)