İHTİYARLIK
Beli iki büklüm yüzü sapsarı,
Dudağı titriyor göz ağlamaklı, Elinde bastonu durdu bir süre, Off diyerek birden oturdu yere. Amca iyimisin! diye sorunca, Başını salladı her iki yana. Konuşmadı öyle baktı yüzüme. Konuşmadan baktık birbirimize. Önüne diz kırıp yere oturdum. Neden sonra tekrar derdini sordum. Dedi evlat baban sağmıdır senin. Annen yaşıyor mu sen evlimisin. Dedim ki kendimce delimidir ne, Dedim amca şimdi bundan sane ne? -Eğer öldülerse ne mutlu sana, Benim gibi yaşıyorsa vay ona, Bastonu uzattı karşı binaya, Nefesi yetmedi,durdu bir ara. Gözünde biriken yaşları sildi, -Şu gördüğün bina hepsi benimdi. Ömür boyu yapmak için çalıştım. Tam altı kat bina elimle yaptım. Altı çocuk,dedi yutkundu durdu. Ses boğazda kaldı gözleri doldu. Her birine ayrı ayrı kat verdim. Kalacak bir yerim kalmadı benim. -Peki amca çocukların nerede? -Hepsi çalışıyor kendi derdinde. -Evde gelinlerim istemez beni, Çıkıyorum sabah erken onlar işe gidince, Park, bahçe,kahve derken akşam ederim. Şimdi çok hasyayım nere gideyim? -istermisin bırakayım kahveye. -Paramı torunum almış bu gece. Parasız mekanda ben ne edeyim? Yeni bir modamı bu,diye geçti içimden. Benzemiyordu öyle birine utandım kendimden. -Amca önemli değil çay paran benden. Birden celallendi,dilenci miyim ben! Ağzı köpürmüştü,mendil uzattım. -Sağ ol evlat bak işine,gün akşama döndü bile. Bugün sıra küçük de idi, giderim oğlan gelince. -Burası güneşli,hava çok sıcak. Yardım ederim de gölgeye çıkak. Dur der gibi işaret etti eliyle, Derin bir nefes aldı,yığıldı yere Ambülans çağırdım,hemen geldiler. Kalbi dayanmamış gitmiş dediler. |