PENCEREMDE BİR KUŞ ÖLÜSÜ
sen aklıma gelince,
beni bir titreme tutar, bir soğuk vurur... ruhumda bir fırtına kopar çok geçmeden, her parçamı ayrı bir yere savurur... önümü göremem ardıma bakmaktan, bir boşluğa düşerim... bir boşluk ki uzay boşluğu, pek bir yer kaplamam... yüreğim yanar karışmam, gözyaşım dökülür toplamam... sakallarım elime batar yüzümü avuçlarken, parmaklarım sancır... on parmağımda on hırs, uzanır yüzümü tırnaklar... davudi bir ses çıkar kaval kemiğimden, ritim tutar uyluk... Sokrates’e özenir içimdeki çocuk, baldıran zehiri içmeye başlar... ayaklarım geri geri gider, dizlerimden başlar uyuşukluk... bir arpa boyu yol alamam ne etsem de, olduğum yerde kalırım... olduğum yer, hiç istemediğim bir yer olur genelde... düşer gezi notları, inler nağmeler... sonrası penceremde bir kuş ölüsü, ceket giyinmiş... |