Celladın Sessiz Ölüm Şarkısı
Celladın Sessiz Ölüm Şarkısı
OYUN ZAMANI //…Celladını kaybetmiş bir ip gibi boşlukta sallanıyordu nar ağacı…// Göz göze gelmemeye çalıştığı Sadece başka gözler değildi; mesela yolculardı. Yollarda izini bırakan kar tanelerinde oyalanıyordu zaman. İnce sessizliği kavuran Salınmalar yanılsamalar aralanıyordu Mezar kazıcılarının bulduğu altın dişler parlıyordu muhbir bir ay ışığının altında. Diğer ağaçlar sessiz ve zorunlu tanık olmaktan bıkkın. Her ertelenişte boyunları daha bir bükük. Kımıldamadan duruyorlardı. Dilleri lâl Rüzgârları saklıyorlardı yapraklarının arasında. Rüzgar, Tutunuyordu toprağa... Başka bir fotoğraf yırtılıyordu, zamanda... Dar ağaçlarının yaprakları yoktu mesela... O yaprakların çiçekleri de... Ki; renkleri saymamalıydı. Dalın çiçeğin meyvenin olmadığı O sessizde o karanlıkta Ay huysuz Ay sabahı bekliyor... Yarasalar, asalar yollarını şaşırıyorlar Çarpıyorlar kayıp şehrin kayıp yolcularına Kayıp prenses kendini arıyor umarsızca. Dumansı kurşunî sisin sardığı her siluet Her şey Yağamamış yağmurun altına sokuluyor. Sıkıntı basmış toprağı Bir türlü bitmiyor! Bir türkü başlasaydı keşke Zaman uzak sessizliklerde Uzaklıklar uykuda Ölüm pek yakınımızda Al/kışlar al/kışlar geliyor sonra..... Biri salonun tüm ışıklarını yakıyor. Canlanıyor ağaçlar. Duman üfleyen makineleri kapatıyorlar. Tiyatronun penceresine konmuş bir grup güvercin delicesine kanat çırparak havalanıp, uçuyorlar... Renge Kokuya Şiire Şairin kalemine Ozanın mızrabına Sazının teline Rengi-mavi. Kokusu-iyot. Dokunulası-serin. O mavi deniz(e) (doğru!...) Ömür dediğin aşk oluyor yeniden Yaşam oluyor Denize doğru ! Yaşam oluyor nefesin Dalgalarla buluştuklarında, Yağmur yağıyor usul usul.. Huzur Dinleniyor dalgaların ritminde. Ilık; Serinletip, yumuşatıyor taşlaşmış kayaları...yürekler gibi. Güneş doğuyor mu, batıyor mu? Anlaşılmıyor. Ve Güvercinler.... Ah o güvercinler... Hep pencerede... Hem gökyüzünde Hep! Kurşuni. Hep !!!! Kurşuni. Gökyüzünün rengini kuşanmışlar çünkü. Dar ağaçlarına salıncak kurup, Saklambaçlar oynayan Çocukları ebeliyorlar. Nedense herkesin gözlerinde Gizlenmeye çalışılan o garip tebessüm öylesi aşikâr ki! Bir kahkaha gibi Çınlıyor semada, Bulutta. Denizde. Akta. Toprakta Çınlıyor…………. Bir celladın gözlerindeki engerek! Biz hayatı boşa yaşamadık ki ! (Yağmur yağacak……..) 14 mayıs 2010--- |
her güvercin bir deniz dedi yorumlayan,
dünya sıcak, dünya cehennem
ve iman ederim ki cellatlarına güvercinlerin
oldukları her yer ateş olacak en çok onlar için,
diğer türlüsünde affetmeyeceğim kesin sessiz kalan yağmuru bile...
sonra huzur?!
bilemedim, yurtluğumuzda olmadığından belki.
ve aşk !
deniz demiştik değil mi...
eyvallah.