BİR AVUÇ KIZIL ATEŞ
BİR AVUÇ KIZIL ATEŞ
Mandallara astım; Yıllanmış umutlarımı, Güneşmi kavurmuş, Bir avuç, kızıl ateşmi. ? Hiç bilemedim ki. .! Rüzgarmı savurdu. ? Kuşlarmı, kartallarmı kaptı. Acaba; Kargalarmı, gagaladı’da, Mandaldan düştüler. İlk baharda; Leylekler mi, torbaladı. ? Doğrusu, hiç bilmiyorum...! Öylesine; Aval, aval düşünüyorum. Bazen ; İçimden geçenlere, inanıyorum. Düşünüyorum da..! Kavrulmuş umutlarımın; Kokusunu kim almışsa, Umutlarım, onun Yüreğinde saklıdır. Yağmurda ıslanmış gibi; Göz yaşımda süzülürken, Kim, gökkuşağını görmüşse Umutlarım, onunla ağlıyordur. Ardı; ardına sıraladığım, Duyanın, duymayana anlattığı Kim, umut dolu rüyamı gördüyse, Uykularım onunla sabahlamıştır. Mektuplara sığmayan; Kuş kanatlarının, taşıyamadığı Kim, hatıra defteri yazdıyasa, Umutlarım, onunla yıllanmıştır. Ne yalan söyleyeyim; İçimden böyle geçiyor, Böyle, düşünüyorum... Nerede olduğu bilinmeyen, Umutlarımı arıyorum. Enson; Ahşap evin, çatı katında Hatıralarımı, yazmıştım. Yıllanmış umutlarımı; Ahşap evin balkonunda, Mandallara asmıştım. Sahipsiz; Islak gülüşlerimizi, Güneşmi kavurdu. Yoksa..? Dudaklarma dokunan, Bir avuç, kızıl ateş mi yaktı ? Ahşap ev gibi; İçim, yangın yeri. Kim; Umutla, aşk için ağlıyorsa, Umutlarım, ona aşk olsun. Yıllanmış umutlarım; Yansada, kavrulsada İçimden, böyle geçiyor. Ahşap evi yakan; Gözlerimde tüten, Bir avuç, kızıl ateş olsada. Artık, üzülmeyeceğim...! Bilent Atalay 20"06"2020 Bursa |