Ekoseli Gece
Üç metre ötemizde dalgalar kumsalı okşuyor,
Ellerim, onlara özenircesine, ama çekingen Engebesiz yerlerini keşfediyordu vücudunun. Tepede ay, saygısından olacak yalnızca seni aydınlatıyor, Teninden yansıyan ay ışığı suda yakamoz oluşturuyordu. Beyaz, parıldamakta olan tenin, öpülmekten gittikçe pembeleşiyor Yakamozun rengi de teninle birlikte değişiyordu. Rüzgar, seni bana doğru çekiyor Aynı zamanda beni, sana doğru itiyordu. Dudakların, dudaklarımın kapısını alacaklı gibi çalıyor, Alacağını almadan bir yere kıpırdamıyordu. Bu aralık gece, şefkatli kollarıyla üzerimize kırmızı, ekoseli bir örtü örterken karanlığa inat Biz, usul usul aşka soyunmuştuk. Sonra… Sonrası Cemal Süreya’nın dediği gibi; “Bir sevişmek gelmiş, bir daha gitmemişti” İşte böylece rezil, sıradan bir Çarşamba akşamı Güzelliğinden ömrümüzün uzadığı bir güne dönüşüvermişti. |