Kendimi kandırdım
gidişini haber duymak zulümdü
kendimi kandırdım şakadır deyip engel olamamak susuz ölümdü kendimi kandırdım vak‘adır deyip ne kasırga oldum ne efil oldum kimseye ne vekil ne kefil oldum bu mahzun hasretle sersefil oldum kendimi kandırdım cakadır deyip sevgimin buharı bulut bitirdi verdiği ıstırab cana yetirdi gidiş haberini karga getirdi kendimi kandırdım sakadır deyip açamadım bunca zaman bir çığır kendime seslendim ağla ve bağır gafletle vurulmak o kadar ağır kendimi kandırdım yukadır deyip huzurdan umuddan bile kaçıldı gömlek düğmeleri yere saçıldı bir araya gelmez hayli açıldı kendimi kandırdım yakadır deyip terk etmekle nasıl bir hayal kurdun böyle yıpratmazdı vursaydı ordun saçlarıma sönmez ateşler vurdun kendimi kandırdım tokadır deyip hesabını tuttum erkenin geçin şamarını yedim meçhulün hiçin yalnız sana sitem etmemek için kendimi kandırdım fakadır deyip eleştirdi akıl verdi kimisi olmak istemedin aşkın hâmisi vira aldı kaçtı imdat gemisi kendimi kandırdım takadır deyip seni ve sevgini istedim övmek Aydın’nın nasibi dizini dövmek vaadimdi seni ebedî sevmek kendimi kandırdım bekadır deyip 20. 04. 2020, Almanya |