Melek üzerine düşen nefesIşık, karanlık, karanlık ışık tozları ve Melek ipeksi siyah saçların bana zulmü öğretti aşktan yaptığımız her şeye sonsuza kadar sahip olduk bu yüzden artık arzulamıyorum seni Bir kedinin mırıltısı gibi yankılanan ay melodisinde nota parçacıklarıyla coşan deniz ve o rüzgarda savurduğun kara saçların boyunca yıldızların gölgesinde beni itiyorsun senden ıraklara Seninleyken sensizlikteyim melankolinin karanlık şehirlerinde meleklerin çığlık attığı sokaklarda avcıların avlarını sürüklediği ter kokan loş odalarda aşk çıplak bir köle Adın Melek ışık aydan toz gibi düşüyor ıslak gözlerine ve yerleri kaplıyor göz yaşların kısık ılık bir konuşma sesi gibi hafif griye çalan bir beyazlıksın Aklımdasın seni duyuyorum her nefes alışımda güneş sistemlerinin vızıltısı gibi artık o sevmediğim afet bacakların utanç etrafında oynuyor Yoksun Bedenin yalan, diz çökmüş geriye doğru pozisyonlarda adın Melek değil karanlıksın Artık arzulamıyorum seni sende sevdiğim her şey bende yabancı kaldı parçacıkların bir anda birbirlerini yok ettiği gibi Adın senfonik bir titreşim kuytu ıssız karanlık koridorların kavislerine fısıldayan cümlelerimde ve zihnimde sen tektonik plakaların kazıma tıslama sesleri gibsin Seninleyken Duydum Uyudum Düşündüm düşünse Melek mercanlar milyonlarca metreküp resif dikiyor ve yok oluyor aynı bizim sevdamız gibi yitik ve çaresizce Bir güzel beni sevdi adı Melek narin yalancı ellerden bahsediyorum yüreğimin vurulmasından gürültülü fırtınalı hisslerden karkasların sığ nefesinden İç astarlarını savuran bi kadın,bir kadından bahis ediyorum gözlerine dokunduğumda nefesimde ağlamaya başlayan dallar arasından geçiyorum ve belirsizlikte sonsuza dek kayboluyorum . . . Karanlığın kıvrımlarında ışık adalarında melek yıldız tozu gibi cildime düştü o ipek saçları aklıma düştü bu çok eski bir hikaye ve ellerim dünya gibi tadı olan bir sese, nur gibi gelen ışığa ulaştı Sonsuza dek. |