Akarsubir inciyim ben kirpiklerinde kocaman sulu bir üzüm tanesi laleyim karasanbandan arta kalan ayrıkotuyum// hendek kenarlarında anadolu da tozlu köy yollarında bir elçiyim kuzeyde kalmış kütük kütük kar tanesi bütün anne babalara bin umutla yürüyen oğulcanım sarı papatyalar sümbüller sarmaşıklar ılık ılık esen dağ yeliyim boğazdan güneş olup yükselen yamaçlarda gökten inen bereketim yağmur olup yüreğine kıyısında puşusunu düşüren bir genç kızın tek bir umuduyum sevgiliye olan söz buğday başağıyım //un//ekmek //aşım canla başla ilerleyen katar sürüsüyüm anadolu da ben bir inci tanesiyim göz bebeğinde akar giderim ağlama neden örselersin//zavallıdır yüreğim// bilmez misin bin sadakatla bin yeminle sana bağlıyım akarsuyum dereler boyu çağıl çağıl akan bin yıldır bu topraklara sana can kadersin eğer varsa benim için ben bir allığım yanağında kızarmış neşeli canlı seni güzeller güzeller yapan çınarım dalllarımın altında gölgelen yüzbin yıllık şarabım dal benim içime eğlen koşarım düşe kalka ellerim yamaçlarda yazarım sana varmak bütün arzularım ben bir gelin kadar kırılgan sümbül kadar narinim lalegül kadar kırmızıyım beyaz bir gerdanım boynunda izin ver uzanıp öpeyim dudaklarımla ben sadece bir nar tanesiyim avuçlarında açık tutma kayar düşerim kar beyaz kümülüs bulutlarla ben bütün ovalarda// bütün tepelerde gül tenine duldayım izin ver yüreğine yüreğine gireyim sarı buğday başağıyım harmanda topuklarına değen taze badem dalında baharda bir çiçek arıda balım umut oldum arkla gelen su oldum getir dolayım çeşmeden testine bin yıldır beklerim sana akayım ben güz yapraklarıyla rüzgarda salınan göllerin üstünde örtü misali şerbetim üzümden olma köylüyüm anadoluyum beyim elbet sevdalıyım kimsenin olmadığı kadar akarsuyum durduramaz hiçbir bent getir çeşmeden dolayım testine beklediğim sensin sensin elbet. Kanber İhsan Öcel |