===İNSAN GÖZÜ====Devrin bir zamanında, Bir adam yürürken yolda, Bir cisime rasladı; Ufak mı, ufaktı; Parlak mı, parlaktı; Belki yakut, belki elmastı, Koştu hemen kuyumcuya, Bir bak buna, Bir tart dedi. Kuyumcu evirdi çevirdi, Ne olduğunu anlayamadı, Attı terazinin kefesine, Gramlarla tarttı Cisim ağır geldi; Kilogramları koydu, Yine cisim ağır geldi; Kalktı gittiler bir değirmene, Tarttılar ton birimiyle, Yine cisim ağır geldi. Döndüler tekrar kuyumcu dükkanına, Kuyumcu tekrar attı terazisinin kefesine, Dışarı çıkıp bir avuç toprak aldı; Attı diğer kefesine, Toprak cismi tarttı; Adam heyacanla sordu: _Çok para eder mi? _Beş para etmez.. _Bu nedir ki? _İnsan gözü, Adam uzun süre hareketsiz kaldı; Kuyumcuya hikmetini sordu. Kuyumcu başladı anlatmaya: _İnsan gözü doyumsuzdur; Onu bir tek toprak tartar; Doymak bilmez, hiçbir zaman, Dünyayı alsa, evreni ister! Bir avuç toprakta her şey biter. Yılmaz Çelik |