AYRILIK ATEŞİ“Sen tarihin beşiğisin can Kahtam, Sen gözümün ışığısın can Kahtam…” Kâhta bağlarında kınalı keklik, Gurbet ellerinde dokurum mekik, Bağlamış saçını yâr belik belik, Ayrılık ateşi kavurdu beni… Kâhta dağlarında çiçekler açar, Elvan elvan gülüm kokusun saçar, Hasretinden uykum durmadan kaçar, Ayrılık ateşi kavurdu beni… Kâhta mezarında kardeş bacım var, Dermanı bulunmaz bitmez acım var, Toprağına düşmüş altın tacım var, Ayrılık ateşi kavurdu beni… Kâhta düzlüğünde bükülmüş beli, Deli deli eser Nemrut’un yeli, Yoksulluğu olmuş gözümün seli, Ayrılık ateşi kavurdu beni… Cantekin der; Kâhta’m bu nasıl kader, Köz köz oldu yürek tutuştu ciğer, Kutsal toprağında topladım kenger, Ayrılık ateşi kavurdu beni… |