Lara
Dilim idam ipine dolanmış, kalemim keder kemiğinden kırılmış. kalemim Kalbimde gövdesiz bir baş misali artık. Hiç aklıma gelmeyen şeyler var. hiç unutamayacağım şeyler Gibi. Tarifi olmayan acılar gibi.
Gel acıyı tarif edecek bir dil yaratalım. Ne zaman ki Acının mahremine kanamaya kalksak. Bir yenilgi fırtınası bir üzüntü yağmurunda ölüm ile göz göze geliyoruz. Ve biliyoruz ki ölüm acı bir gerçektir. En gerçek acı ise yaşarken ölmektir. insanların yüzünde adem ile hava’dan kalma mahçup acıların izi.. ötemde güneşe, yıldıza, aya kafa tutan kavimler. bunlar neden ölümden bu kadar çok korkuyorlar. Ruhum sıkıldı. Ruhum yoruldu Ruhumun geometrisi esmer çocukların gölgesidir. Ruhumun geometrisi barışın sesidir. Haziranların habercisidir. Bulutsuz havaların güneşli elçisidir. Şimdi şartsız, ölümsüz yanımla elerimi tanrıların divanına uzatıyorum. her dilden bir çocuk. Ve her din’den bir Anne Oluyorum. Sonra Cesaret-i aşkla elerimi sana uzatıyorum. Tut elerimi diyorum. Tutmuyorsun Tut ellerimi diyorum kaçıyorsun. Ve ben... Düş yolcusuyum, her sonda eksiliyor bir parçam. Düş yolcusuyum yahut takvimi’nin ilk yaprağında Kaldı. son parçam. Yezit gülüşlerin isyana kıvılcım saçarken Çocuk bedeniyle vuruldum yan sokakta görgüsüzce. Ölüm sıçradı yüzüme Göz bebeklerimden kaçarak. Sen! korkma gülümse. Içindeki aylak emojinleri serbest brak. Baş Kaldır. Haykırışlarıma eşlik et korktuklarım başıma dolandı. korkularım bana şahlandı Benliğimi yitirdim. Tarihin sunduğu utançlara lanet yağdıralım. Tarihin unuttuğu çocukları hatırlatalım Tarihin yağmaladiğı gelenekleri yaşatalım. Yaşayalım. Susma bu gece. Susarsan hidayetim küsebilir. Sen Susarsan Ben gidebilirim. Ben Susarsam Sen gidebilirsin. Susmayalım. Lütfen susarsak ölebiliriz. iki dudağının arasında can pazarı kurulmuş iki cümle bir can. Ah bakışların Kendimize yakıştıramadıklarımızı yakıştırıyorlar. Korkuyorum. Korkularımı lanetle. Yandaşlık etme. Ülkemi çok özledim. Bir şiir yaz bana. Bizimle birlikte gidenleri anlat Mesela Acı çekenleri. Ezilenleri ihaneti intihara kurban gidenleri anlat. Kör kütük karanlıkta bedenini ateşe verenleri işkence tezgahlarında direnenleri zaferi görmeden ölenleri. sürgüne gönderilenleri. Yenik düşenleri Ve umudunu yitirenleri. Hayata küsenleri anlat Tut elerimi diyorum. Tutmuyorsun Tut ellerimi diyorum kaçıyorsun. Oysa Elerimi tutabilsen ölümü öldürebiliriz. Halbuki elerimi tutsan barışı getirebiliriz. Şimdi tekmil dur yitirdiklerine karşı. Boyun eğmek zulme sadakattir. Yast tutuyorum gelmiş geçmiş çağ’lara. Içim acıyor coğrafyama insanlık yüzü görmemiş bu çorak topraklar. Bu ıssız topraklar doymak bilmedi bu zalim topraklar. Tanrının unuttuğu topraklar. Ve anlıyorum ki hiç bir acı kalıcı değildir Zaten insanın kendiside. Yolun sonu artık. Bharati’nin isyan ateşi sönmedi şivaya karşı Zafere sahlanan her piyonun sonu gibi..lara. |