GÖÇYirmi bir Ekimde Yetmiş beş idi Göç katarı Çeralan’dan ayrıldı Gidenin kalanın gözü yaş idi Ata evlat, kız oğlandan ayrıldı Ahali toplanıp verdi bir karar Akıbet kârmı dır bilmem ki zarar Gözler sevdiğini her yerde arar Son gelen de şu meydandan ayrıldı Garip gönül halden hale büründü Bazı meraklandı bazı yerindi Çamlı sırttan köyüm son kez göründü Sandım arı bir kovandan ayrıldı Kuzey, Güney köyün iki paresi Ortasında Çatal Ceviz deresi Yeni yurdu bilmem şimdi neresi Güz gününde kuş yuvadan ayrıldı. Kara Kız pınarı kara bağlasın Köse dede dertli dertli çağlasın Çatal oluk yola baksın ağlasın Kervan kalktı yolcu handan ayrıldı. Boz belen’de yine duman tüter mi Gügük kayasında keklik öter mi Bunsuz,Çiçekli de sümbül biter mi Gönül orda, beden ordan ayrıldı Kimi fidan dikmiş mahsul dermemiş Ev yaptırmış gönenip de durmamış Çok sevmiş de sevdiğini sarmamış Bülbül gülden, gül fidandan ayrıldı Böyle imiş alnımızın yazısı Kor düştü yüreğe dinmez sızısı Kundakta ağlıyor öksüz kuzusu Can canandan, canan candan ayrıldı. İlçem Saimbeyli komşumuz Feke Savuştuk içinden yaş döke döke Yürek mi dayanır bu kadar yüke Yol uzadı diz dermandan ayrıldı Dağların ardında kaldı köyümüz, Boynu bükük durur emmi dayımız Dört yüz yetmiş sekiz idi sayımız Öğle sonu yol Kozan’dan ayrıldı. Geçtik İmamoğlu, sonra Adana Hasretlik ağulu baldır tadana Bir sual oturur gelip vicdana Bu can nasıl öz yurdundan ayrıldı. Mersin Limanına indi göçümüz İnce ince yanar oldu içimiz Daha köyden çıkmamışken kaçımız Bir kararla can vatandan ayrıldı. Sayılar sayıldı yükler denklendi Yeşilada Gemisine yüklendi Hasretin üstüne gurbet eklendi Bir figanla Son limandan ayrıldı. Gemi ağır ağır limandan kalktı Geldi bu sahilden gitmenin vakti. Gözler vatanına son defa baktı Ana bu gün evladından ayrıldı. |