ADADAKİ YAĞMUR
Vurmuştuk bu adaya,
İkimizinde hiçbir şeyi yoktu yanında. Kendimizden başka... Başlarda ne sen benle konuşuyordun ne de ben. Çekinmiştik işte... Gece oluyorduu ikimizde ay ve yıldızlara bakıyorduk, Denizin sesi ve kuşların şarkıllarıyla birlikte. Birden sen ürperiyordun Düşünüyordum seni bu adaya sürükleyen neydi? Anlatmıyordun.... Günlerce merak ediyordum Ama sen bana bir şey söylemiyordun. Söylemeyi bırak, benle konuşmuyordun bile. Sanki buralardan gitmek istiyordun. Sanki kaybedilenleri arıyordun. Ama çaresiz bulamıyordun. Bilmiyordun seni sevdiğimi... İkimizi bu adaya sürükleyen neydi? Aşk değil miydi? Niye anlamıyordun? Niye benden kaçıyordun? Kaçışın son bulmuştu..: Adada yağmur yağıyordu... İşte o yağmurda birlikte ıslandık. Benim barınacak hiçbir şeyim yoktu. Seninse küçüçük bir barınağın vardı... Beni o barınağa çağırdın Beni düşünmesen çağırmazdın!... Bunu kendine itiraf edemiyordun... Yanına geldim yağmur devam ediyordu. Üşüyordum... Ağlıyordum... Ağlıyordum, çünkü sana duyduğum aşkı anlamıyordun Gözlerine baktım... Sende bana baktın... Bana iki kelimeyi çok görüyordun. Sen kaybedilenleri özlüyordun Beni sevmiyordun,ben kendimi kandırıyordum. Şimdi ise sana söyleyeceğim kelimeler şunlar oldu; ’Seni sevdiğim için senden ve bu adadan özür dilerim!...’ |
sorular şiire renk vermiş...