KIRAĞI...
Beyaza tezat ,bir evren yansıması içimdeki... Benlik,kayboluyor şahlandırdığım gözbebklerimde. Bir nisan yangını mıydım,yoksa halisülasyonlardan mı ibaretti hayat aklımın oynadığı? Düşle gerçek arasında direnen sınırdım. Nar ve buğu kokan yalın akşamlarda. Aynalar,insanlar,şekiller,yansımalar... Bir mozaiğin gizlenmiş parçasıydım,kör,sağır,dilsiz kuytularda saklanan. Caddeler,sokaklar mı aşmalıydım seni tanıyabilmenin,seni anlatabilmenin coğrafyasında? Kentler ülkeler,kıtalar ve raflar dolusu kitaplar mı yer etmeliydi belleğimde? Sustum,susmanın yumuşak kar sessizliğinde göçebe konuşlarını izledim,gecenin suretinde,bir bedenden başka bedene. İsimsizdin kapıma koşan,sinsice ruhuma dalan yabancı,kimliksizdin,yoktu gidebileceğin bir yer,anlamlandırabileceğin bir hikayen... Kadehlere sığınıyordun,körpe umutların şarabını yudumluyordun,oysa bilmiyordum yabancı,sen şarap değil;karanlık kokuyordun... Tam da ortasına daldın sızlayan gülüşlerimin,biraz daha dağıttın parçalanan düşlerimi... Peki ya şimdi yabancı.... Avucumda kırağı,mevsimimin adı,kırağı...
|