DONUK BAKIŞLARINDA HATIRALAR…
sırlı bakışlarına gömüldü hatıralar
gölgem eridi aydınlığında sen ki annemdin, içimde yaşattığım cenneti taşırdın ayaklarının altında dünü resmederdin alnındaki derin çizgilerde ayağıma değen taşlar, yaralardı yüreğini, kanatırdı hatta… duaların kuşatırdı yarınlarımı belâlara kalın duvarlar örerdi ak duaların tek nefes üflemişlerdi ruhumuza sözlerin senet olduğu kal-u belâda toprağıma düşen ilk cemreydin sen yürek deryalarımda yüzdürdüğüm gemiydin, içimde büyüttüğüm gizemdin anne!... şafak vaktinde hayalin konardı kalbimin pervazlarına bana benden elzemdin anne…. kapkaranlık göğümde ayın on dördüydün efkârdın zihnimin derinliklerinde dolaşan bulutlardan çöllere sağdığım yağmur… sırlı anahtardın huzura kapanan kapılarımı açan acılarıma düşen gölgeydin en tasalı vakitlerde biteviye kederlerime kalkandın gözlerimden süzülen bir damla tuzlu su, Yusuf’un yüzünde parlayan nurdun ak saçlarında eserdi seher yelleri kardelendin kışın ortasında umuda açılan karanlığımı dağıtan tan vaktiydin yalnızlığımın sebebi ve ortağıydın her gece yarılarında durgun sularda bir damla maviydin hırçın dalgalara karşı dalgakıran kuşluk vaktinde odama düşen titrek bir ışıktın çinilere sinen uhrevi bir sestin tenha vakitlerde göğümde kanatlanan yapayalnız bir serçe kuşuydun çocukluğumdan kalan resimlerde rengârenk bir uçurtmaydın bir tarafı kırık yüreğimde uçurduğum... hayat ağacının en sağlam köküydün devdin sevgi söz konusu olunca… mübarek gecelerde kandildin hıçkırıklarıma sükunettin her ağlayışımda hokkamdaki mürekkeptin, simsiyah nur... hakikatlerden dem vuran kalemdin gönül sayfalarına değdirdiğim… tebessümdün dudaklarımda yarım kalan kimsesizliğime sığınaktın tenhalarda ruhumu ruhuna kattığım iksirdin zaferimdin alınmaz kalelerin burçlarında tenindeki gül kokusuydu maziden güne akan beyaz peştamalında soluklanırdı keşmekeş ruhum annemdin yüreğimi ateş denizlerinde yakan!... M.NİHAT MALKOÇ |