MAHZUN
Loş bir sokak lambası altında geçen ömrüm,
Kara taşların boz gölgesinden bizar olmuş, Issız damlarda herkül yürekler saçan ömrüm, Körpe bir kaplumbağa kürküne ahzar olmuş. Kuytu bir sokak başı, mesken olmuş bu ilde, Varım yoğum kalmadı, neye yarar bu belde, Deli divane gönlüm gezmekte mahzun halde, Yorgun düşmüş biçare, canana nizar olmuş. Feryadımı haykırdım, işlenmiş her kilime, Koştum durdum peşinden, ne geçti ki elime, Hep güzeli düşündüm, güzel gelmez dilime, Mah serseri eyleyen, hoş sözlü nigar olmuş. Ömür denen bu yolda, sona dönerken dümen, Zaman belirsiz mezar, kimler asıl, kim göçmen, Aşk peşinden gezdirir, dinlemez Mısır, Yemen, Nedensiz gönül hanem bu yola mahzar olmuş. Belki anlamsız, belki gerçekten çok uzakta, Belki meçhul yoldayım, belki kör bir tuzakta, Belki bir sır saklanmış, kalbe giren mızrakta, Gördüm ki bir garibin, gönlüne mezar olmuş. Gözlerim donuk donuk bakar olmuş etrafa, Meczup gibi gezerken, dert dizmişim her rafa Baştan sona hissizlik, nerde bilinmez kafa, Meçhuller dergâhında, Firgatli yazar olmuş. Erdal EBEM (Aşık Firgatli) 15.12.2019 |