Bozkırda sevda ve umut
Ne kuru ayazı buyduran
Ne beyaz zulüm kar… Madem bir bir eksiliyoruz hayattan Bozkırın üstünde poyraza karşı Ya Akbayır’da kadehle Yahut Kervansaray sırtlarında Cila çekerken çakırkeyf Teber uşağından bir bozlakla Dünyanın rengine kanarken cahilce Boşvermişlik sarar birden sevda yüklü. Acem şalı ince beli değil Yüreğini sarar kapkara, lakin sımsıcak Saçlarını rüzgara bırakan Heybetli ceviz ağacının yapraklarına dalınca Hüznünü bulutlara salar, Sulusepken gözyaşlarına boğulursun Gönül Dağı yağmur yağmur boran olur… Hünkar Hacı Bektaş’ın mayası Göğün esrarına kafa tutan Cacabey’in kutsal isyanı Hele Yunus’un sevgi deryası Ahi Evran’ın Hoca Nasrettin sıfatında Görkemli ahlak öğretisiyle Filizlenmişsen bozkırın dallarında Bir de aşık olmuşsan Neşet misali, Geceye türküler adarsın, Kırık dökük umutlarla… Sam yelinin halaylarıyla Koşar adım kucak açarsın sevdalara. Kırılsa da hayaller, Esir düşse de düşler, Ay asılıdır zifiri boşluklarda, Işıl ışıl ezgiler haykırır Sağır edercesine kör yürekleri… |
Esir düşse de düşler,
Ay asılıdır zifiri boşluklarda,
Işıl ışıl ezgiler haykırır
Sağır edercesine kör yürekleri…
Güzel bir şiir okudum. Nice şiirlere diyor, Şairimi KUTLUYORUM...