ÇATTIK BEYİM
Şu dünyanın derdini yükleyip sırtımıza,
Doğru olan ne varsa, unutup gittik beyim. Haktan yana olanı, koyup da ardımıza, Batılın kör dişinde, tükenip bittik beyim. Dağıldık sağa sola, yol derinden yaralı, Gönül muhabbete aç, muhabbetler paralı, Kaç yıl olmuş acaba, halin nedir soralı, Eşe dosta küserek, sineye battık beyim. Yaşıyoruz sefilce, eksiğiz her konuda, Örf adet nerde hani, silip attık onu da, Tükenmiş edep hayâ, ararız her soruda Mahremiyet hissini, yerle bir ettik beyim. Dilimizde bir hal var, kırıp geçer her yeri, Fayda etmez nasihat, etraf dolmuş serseri, Gözler kör, ayak topal, kulak sağır, el diri, Neslimize gün be gün, çalanlar kattık beyim. Av eyledik dünyayı, bağladık gerisini, Minder bilip çiğnedik ceylanın derisini, Ölüsünden fayda var, neyleyim dirisini, Parça parça bölerek, üstüne yattık beyim. Nere baksam kan gölü, kıyılmakta analar, Öksüz yetim kalmakta, körpe yaşta balalar, Her gün gözyaşı matem, bitmez oldu salalar, Musallanın önünde, her gün yas tuttuk beyim. Yıllar oldu ararım, hakikat denen yolu, Yalan riya gördükçe, şaşırdım sağı solu, Kim niye dinlesin ki, Firgatli denen kulu, Zevk-ü sefa peşinde, gezene çattık beyim. Erdal EBEM/Aşık Firgatli |
Yıllar oldu ararım, hakikat denen yolu,
Yalan riya gördükçe, şaşırdım sağı solu,
Kim niye dinlesin ki, Firgatli denen kulu,
Zevk-ü sefa peşinde, gezene çattık emmi