Sırat
Ellerindeki gül kokusunu saçlarıma bulaştır,
Ağlamaklı gözlerle terli bir camın ardından yağmurla toprağın sevişmesini izlerken, Buz gibi dudaklarınla boynuma karlar yağdır, Bir ölü gibi nefessiz ve hissiz, günahlarından emin, yedi tahtayla buluşmayı beklerken. Bilirim sensiz bir dünya gökyüzü kadar ağırdır, Boynum bükük, kalbim buruk, eski bir seccade üzerinde Rabbime secde ederken, Bilirim tüm gözler bana kör, tüm kulaklar sağırdır, Sevaplarım beni bırakmış, günahlarım ayağımda pranga; kan ter içinde sıratı geçerken. |