‘ Babamın Bavulu’
‘ Babamın Bavulu’
Önce asker bavuluydu tahtadan küçük On kuruşluk asker cıgarası ve palaska Bir de Cüneyt Arkınlı ayna birkaç fanila Dışından yokluk okunurdu içinden başka Sonra gurbetçi bavuluydu elinde sımsıkı Yastık gibi başını koyup yaslandığı Her istasyonda biraz ağırlaşan Dünyadan taşıdığı tek varlığı Ne klasik roman bildi ne yazı Hep gerisinde durdu yaşamakların Bir ölüm bekçisiydi tüm zamanlarda Dağı okuyarak kazanmıştı dağ gibi duruşu Eli ekmeğe yettiği günden beri Teriyle suladı toprağın kıracını Çiçeksiz sevgilerin tutuşan Keremiydi Sürerdi kanayan yaralarına sabır ilacını Ölüm bavulunda şimdi babamın Gül suyuyla yıkanmış bir kefen çıktı Eskimiş bir menakıb-ı on iki imam Bir de siyah beyaz resmi yalnızlığın Dağca yalnızlığı bir bavula doldurup Koştu sır vermeyen pirlerin izinde Tahta bavul hala gül kokusu üstünde Der: her gün Kerbela her ay muharrem |