Na't-ı Şerif
SEVGİLİYE
Perperişan habire, karman-çorman dünyamız Yoksun, eksik ve fakir hem bayağı rüyamız Güya bir iddiayla söyleniriz “ümmetiz” Bir varmış bir yokmuş hem sanki bir hayâletiz Ne mekâna ad verdik, ne zamanla uyuştuk Düzlükler uzak kaldı, sarp yollarda yokuştuk Bir kuyuya düştük ki, ne mümkün kolay çıkmak Sersefil hem bedbahtız, her taraf çıkmaz sokak Bir araya toplansa, serilse sere serpe Yığın yığın günahlar, yeter de artar derde Umudumuz bir sensin, korunağımız bir sen Tepetaklak bu devir, sarpa sardı bu düzen Mümtâz ipten koptuk biz, dağıldık tesbih gibi Karalara boyandı, göğümüzün mavisi Atalet boynumuza, urgan oldu asılı Mevsimleri yıllara küstürdük ah hâsılı Zemheri bir ân gelir, lime lime ederler ’’Hani ya ne getirdin, bohçanda ne var’’ derler Bize de bakar mısın, nurdan yüzünle bir kez Ah öyle mahcubuz ki hem değiliz mücehhez Ne olur bir tebessüm et, tüm iksir ve hem sırla Bu vehamete ya bir form at ya da sıfırla Geçmişten geleceğe, değişmez saltanatın Hem tahtında sen varsın, çift konumlu hayatın Ne yaparız yapayalnız, sen de olmazsan kimiz Şefâat Efendimiz, şefâat Efendimiz... Aralık/2018 F. Selçuk Soylu |
Çok güzel olmuş.
Tebrik ederim...