katip ve setresi ve yağmur.. yakışıklı zamanlardan paçoz triplerine şeref tüyü diktiler cinsiyetler ebemkuşağından halliceli çürük değilmiş özçekimle feminen çarkında dönen azı dişlisi kent meydanı at pazarı at nazarı papyonlusu kravatlısı eş’im zamanlı puşt zulası sağlam ağızlı dolu kül tablası oynuyordu karyola bacağına yapışık sakızı görülmüş mektuplardan seçildi imzalısı 34 nolu cezaevi postası servis içi köstebeği kriptosu kaçış ve kaos plânlı manifestosu- cismü şehr-i kadim yerüstü mezarlığı kuzgun başlı ölü kuşlar tarlası// aşkı ruhsuzlara döken üçlü çatal ağzında fazı ; mantıklı çatı nikâhı elektrik kaçağı servet edebiyatı yanına mahallenin intihal kasabı ve bol imgeli şair çarpıntısı zararı hesapladı sevda ruhun iflâsı değilmiş uçurum kenarı illegâl hafızalı toplum kaçaktı kimlik içi meşruiyeti sorgulamadı ve bıraktı boşluktan sesli çığlığını fakat duyulmadı yankısı usluydu aksi sedası ç’oklu ironik bulup hem yazıp kustum mısraları- -burası şehrin göbek deliği-küskün şehzade parkı- ç’özdü kemer yeşili kaldırıp im’ârsıza eteğini halka halka s’açtı imzaları biliyormuş söz büyücüsü gerçek adını ! istanbulum belâsı/ sabr’ötesi nüzüllü baş ağrısı .. |
cümleler tılsımlı olunca - böyle mat imgelerle - insan hayran kalıyor anlatımın gizemine- kutlarım...