KÖYDE HAYAT BİR BAŞKADIR
Köylere hasret kaldık, şehirler yordu bizi
Sürüyü yitirenler, dağlardan sordu bizi Nerede güzel köyüm, akarsularım nerde? Gönüller yangın yeri, giriftar olmuş derde Köylerin havasını unutmak mümkün değil Yüreği teselliyle avutmak mümkün değil Kulağımızdan gitmez çobanların kavalı Rengârenktir tabiat; yeşili, moru, alı... Tebessüm eder durur çeşit çeşit çiçekler Köyün sakinlerine selâm verir böcekler Buz gibi sularından içip kanasım gelir Ekmeğimi kuymağa, yağa banasım gelir Anamın ak ekmeği kuzinede pişmiştir Ondan konu komşuya bir göz hakkı düşmüştür Hangimiz tutmadık ki değirmende nöbeti Köy sükunet pınarı, köyde huzur ebedî Süt sağmayı bıraktı köyün güzel kızları Şehirden köye dönen, huzur bulur yazları Bağ-ı İrem her yeri, cennetten bir köşedir, Yüzümüze yansıyan tebessümdür, neşedir Yaylaların buz gibi, soğuk suyundan için Bırakın şehirleri, köylerinize göçün Bir yanda kuş sedası, bir yanda horoz sesi... Tanyeri ağarırken uyandırır herkesi Çobanlar sürülerle şen eylerken dağları... İlkbaharda canlanır bahçeleri, bağları Kızların ellerine kınalar yakılmıştır Günün ilk ışığıyla evlerden çıkılmıştır Bir pınarın başında uyuyup kalmak ne hoş Yeşil giyinmiş dağlar, insanı eder sarhoş Şehirde her şey garip, köyümü özledim ben Kirpiğimdeki nemi bir ömür gizledim ben Şimdi duman çökmüştür dağların başlarına Mâni olmak müşküldür hasret gözyaşlarına Ot bağlamış topraklar, tarlalar kazılmamış Kalemler sükût etmiş, anılar yazılmamış Dalla vedalaşırken sonbahar yaprakları... Kedere gark olmuştur mümbit köy toprakları Köyler virandır şimdi; giden yok, gelen yoktur Huzur yok şehirlerde, gelip de gülen yoktur Yola revan olanlar dönüp hüzünle bakar Gidenlerin ardından ağıtlar yürek yakar Bir ömür dolaşsan da varacağın yer köydür Sonsuzluk meskenini kuracağın yer köydür M. NİHAT MALKOÇ |