Ay’na
Adımın anlamı “ay”na
Yansırım bir mum ışığında ... Bir kibrit alevinde geçmişin kırıntıları izler bırakmış... Yorgun yürek kuytularında... Hüzünlü bir gülüş yansıtmış... Zamanın sonsuz çığlıklarında... Diner mi acılarla yoğurduğumuz sancılarımız... Aşkın gizlenen bir yol bende .. Bir gün tarihe düşer bir sır gibi senin de adın. Yaşanmışlıklarımız olmasaydı ben ben olamazdım... Sen de sen.. Zaten değil midir Bizi bize bağlayan geçmişimizin izleri... Çepeçevre kuşatılmış hayatlarımızı yaşarken... Sevgimiz bize umut ve direnme gücü vermekte... Kalbimin sakinlerinden biri gibi gelip oturdun yanı başıma.. Safımın neresi olduğunu bir kez daha gösterdin bana... Dünyanın yeni çağı”nda yeni bir soluk... Dilediğimiz masumca... Pırıl pırıl bir aşkın şafağındayız... Kim bilir yaşadıklarımız bakışlarımızda bir sancıyı... Ve mutluluğu... Ve de umudumuz dolunayı doğurmasaydı... Belki eksik kalan yanlarımızı... Birbirimizi tamamlayamazdık... Ama bir türlü gündüz, güneşi doğuramadı" Yeni bir dünya, yeni bir hayat umuduyla yaşarken, karanlıklar içinde daha masumduk... Çünkü daha iyiyi arzular, onu hayal ederdik. Diğerleride masumdu. Başka bir deyişiyle, hayat yolumuzda yalnız onların maceraları vardı. Kırgınlaşan sevgili rüzgara mı kapılmış... Bilinmez bir arayışın mı eşliğinde... Karanlıkta yol alan ayak izlerinin peşinde... Herkes gittiği yerde kendi “Aşkını” yaratabiliyor mu... “Sevmek herkese nasip olur ama sevilmek kaderin elinde” ise, Aşkını yaratamayanların hikâyeleri başka hikâyelere karışmadan öylece kalıyor mu uzaklarda... O hikâyeler uzaklarda her biri bir gün yazılmayı bekliyor. Kimler masum? Masumiyet nedir? Sorusuna bir yanıt bulamazken... Masumluk ödenen bedellerle geri döner mi insana...? Deli sorular... Günahkar olmaktan alıkoymaz insanı... Çaresizliğin gizli bir masumiyeti var yüzünde... Varlığın, yokluk karşısındaki masumiyeti... Hatırla! çarmıhta hem günahkâr insan bedeni, hem de masum insan ruhu asılıdır, hâlâ... O masumiyet içinde artık hikâyeler dolana dolana yol alır, Bazen nereye aktığını bilmediğimiz nehirler gibi... Bozkırın sonsuzluğu içinde her tepenin ardında başka bir tepe çıkar. Hayat hikâyeleri de öyledir, her hikâyenin ardında başka bir hikaye... Ve öylece akıp gider bozkır.. Orada sevgili bir aynaya dönüşür, hem bir şey, hem kendisi dışındaki her şey olur. Aynaya baktığımızda aynayı değil, içinde yansıyanları görürüz. Sevgilide öyledir. |
Masumiyet nedir? Sorusuna bir yanıt bulamazken...
Masumluk ödenen bedellerle geri döner mi insana...?
Deli sorular...
Günahkar olmaktan alıkoymaz insanı...
Çaresizliğin gizli bir masumiyeti var yüzünde...
Varlığın, yokluk karşısındaki masumiyeti...
Hatırla!
çarmıhta hem günahkâr insan bedeni, hem de masum insan ruhu asılıdır, hâlâ...
Bu güzel şiiri yazan şair Arkadaşımı KUTLUYORUM. Nice güzel şiirlere...