Anne Yırtılmış İnsanlığın Şah Damarı
Anne, kalabalıklar içinde, çok yalnızım
Akort tutmuyor artık, sırdaşım olan sazım. Beş çocuğumun annesi, otuz dört yıllık eşime bile, Geçmiyor sözüm ile nazım. Anne, varlıklar içindeyim, ama mutluluk bana haram olmuş. Sevmeyi şiar edinen gönlüme, gam ve kasavetler dolmuş. Rengârenk Muhammedi güllerimin goncaları ise, Daha hazan vakti gelmeden, sararıp solmuş. Anne, analı babalı yetim olmuşum, Bu üç günlük dünya hayatında, saçım başım yolmuşum. Etrafımda yüzlerce binlerce, dost görünümlü insan olduğu halde, Yazın Temmuz’unda üşümüş donmuşum. Anne, yediğimden içtiğimden, bir tat bir lezzet alamıyorum. Deliksiz şipşirin uykulara, eskisi gibi dalamıyorum. Bıkıp usanmadan, yorulmak nedir bilmeden düşmüşüm yollara, Beni anlayacak dost gibi, bir dost bulamıyorum. Anne, sararmış betim benzim, suratımdan düşen sanki bin parça, Düşmüşüm, karşılığı olmayan bir aşka. Sevda sürmeli gözlerim, yorgunluktan bitap düşmüş, İçinde insan olan elbiseleri, göremedim bir lahza. Anne, kendi kendime, olmuşum yedi yabancı, Sevdalı gönlüme, girmiş dayanılmaz bir sancı. Vuruldum her daim arkamdan, dostlarım tarafından, Saymadım, sayamadım bilmem bu oldu kaçıncı. Anne, ne sen sor, ne de ben söyleyeyim, hal ve ahvalimi. Boşu boşuna kırdılar, kardeşliği, dostluğu yazdığım, kalemimi. Ne yaptıysam duyuramadım ve duymak da istemediler Rahmani sevgi ve muhabbet dolu, güpgüzel meramımı. Anne, sevdim olmadı, kardeşçe kucaklaştım olmadı. Asil ve yufka gönlüm, fikri güzel gönlü güzelleri bulmadı. Bindiğim halde tımarı çok mükemmel yapılmış rahvan ata, İnsanlık ve kardeşlik yolunda, bir türlü menzil murat almadı. Anne, tiksiniyorum, insan görünümlü canavarlardan artık. Şeref ve namus abidesi insanların üstü başı yırtık. Menfaatimiz uğruna, bin yıllık değer yargılarımızı, Vicdansız ve merhametsizler misali, çok ucuza sattık. Anne, biz böyle değildik, ne oldu asil atalarımızın torunlarına. Himmet etmeyi unuttuk, yüzde yüz ihtiyacı olanlara. Yırtılmış insanlığın şah damarı, kalmamış şeref ile namus. Gem vuramadık, menzil murat aldırmayan yolculuklara. 17/Eylül/2019 |
eğrisiyle, doğrusuyla geçip gidiyor işte.
dünyanın çivisi çıktı çıkacak, altından gelen sesler
hiç hayra alamet değil...şiir çok güzel dolu ve dolgundu.
tebrikler ve saygılar sunuyorum...