Bir delinin hatıra defterindenŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir delinin hatıra defterinden
Mehmet S. Hasan oğlan, yatılı öğretmen okulunu bitirmişti. Dağıtım yerlerini belirlemek üzere Milli eğitim bakanlığı tarafından kuralalar çekildi ve Sabri Bitlis ili Mutki ilçesindeki bir ilkokula ilkokul öğretmeni olarak atandı. Bir öğretim yılı burada çalışırken aynı zamanda daha yükseğine gidip ortaokul öğretmeni olmak istiyordu. Yaz tatili başlamıştı Mehmet S. Okulunun, tatile girmesi sonucunda evine döndü. Hem yüksekokul imtihana hazırlandı, hem’ de imtihan için gerekli müracaatları yaptı hem de imtihan zamanı gelinceye kadar memleketinde kaldı. Mehmet S. genç ve yakışıklı biri olması ve gençlik çağına yeni girmiş olması nedeniyle, akranı durumundaki amcakızıyla vakit geçirmeye başladı. Sık, sık onunla buluşuyorlarken günlerden bir bahar gününde bağ evlerinde yine birlikte oldular. Mehmet S. amcasının kızıyla buluştuğunda amcasının ve amcasının eşi tarafından yakalanmaması için kardeşini gözcü olarak koyuyor kardeşi gözcülük yaparken, bunlar amcalarına ait bağ evinde buluşmaya devam ettiler. Bunların buluşmaları açığa çıkınca, amcası kardeşine haber göndererek bunları evlendirmek istedi. Fakat kızın amcası oğlu Mehmet S. İn daha okumasını doğu hizmetinden bu şekilde kurtulmasını istiyordu. Bu nedenle evlenmelerine karşı çıktı Mehmet S. Yi yatılı yüksek öğretmen okulu imtihanlarına gönderdi Çok geçmeden neticeler belli olmuş, Mehmet Balıkesir Necati bey yüksek öğretmen okulunun yatılı bölümünü kazanmıştı. Artık evlenme diye bir şey söz konusu bile olamazdı. Mehmet S. Sevinçliydi yüksekokulun yatılı bölümünü kazanmış hem de hiç sevemediği Mutki denen yerden kurtulmuş olacaktı. Gitti okula kaydını yaptırdı. Daha okulun ilk yıllarında kendine bir başka Muğlalı Ülkü adındaki güzel kızı kendine arkadaş edindi. Birlikte okudular birbirlerini sevdiler âşık oldular sık, sık buluştular beraber olamadıkları yaz tatillerinde aralarında mektuplaşmaya başlamışlardı. Onların mektuplaştığı yıllarda âşıklar birbirlerine mektup yazarken renkli kokulu kâğıt kullanılırdı. Bunlarda herkes gibi birbirlerine mektup gönderirken bazen mavi bazen pembe bazen kırmızı renkte kokan kâğıtlar kullanıyorlardı. Mektuplar genellikle yazın yazıldığından Mehmet S, gelen mektuplar okuduktan sonra hatıra olarak derliyor toparlıyor okuma yazma bilmeyen babasının özel odasındaki kilit altında tutulan bir dolabın içinde saklıyordu. Bu olaylar yaşanırken, Mehmet’ in kardeşi babasından habersiz kilit altında tutulan dolabı açar dolapta saklı bulunan babasına ait eşyaları karıştırırken abisinin sakladığı mektupları okur. Okur ama bunu hiçbir zaman ne abisine söyler ne de ailesine söyler çünkü korkardır. Aradan zaman geçer bir mektup daha gelir gelen mektupla eski mektupların geri gönderilmesi istenir çünkü Ülkü öğretmen Mehmet öğretmenin işi uzatması üzerine aşkını çöpe atmış yıllardır beraber oldukları birlikte okudukları gelecekleri için hayaller kurdukları Ülkü bir başka kişi olan bir subayla evlenmiştir. Aradan bir müddet zaman geçer, Mehmet S.in meraklı kardeşi, başka mektupları okumak için kapalı dolabı tekrar açtığında mektupların yerinde olmadığını görür. Çünkü mektuplar sevdiği kızın isteği üzerine toplanmış desteler halinde bağlanmış ne var me yok hepsi geri gönderilmiştir. Aşk insanı bazen şaşkına çevirir bu okul âşıklarının da sonu böyle olmuştur. Mehmet S. Kendini teselli etmeyi askere gitmekte bulur ve askere gider Yedek subay olarak Ankara destek kıtalarında merasim bölüğü yedek subayı olarak askerliğe başlar onun yakışıklılığı onu bu göreve gelmesine neden olmuştur. Bu görevi sırasında kardeşi yatılı bir okulda okumaktadır ve izine gidiş gelişlerinde yolu Ankara an geçtiğinden onun yanında geceler sorunlar konuşulur hasretler giderilir iki kardeş arasındaki bağ güçlenirdir. Mehmet S, hocanın bu görevi, sırasında pek çok yabancı siyasileri merasimle karşılar Cumhurbaşkanlığı karşılamalarında görev aldığından onların şaşalı yaşantılarına tanık olur. Bir gün onlar gibi olmak istediğini düşünmeye başlar. Hala sevgilisi okul arkadaşı Ülkü öğretmenin, kendisini bırakıp başka biriyle evlenmesinin üzüntüsünü üzerinden atamayan Mehmet S in içinde intikam ateşleri yanmakta ve bir gün onlardan kendisinin yüksek mevkilere gelmesiyle intikamını düşündüğünden, kendinin bir gün mutlaka ülkenin başında yüksek mevkilerden birinin başında görev olacak biri olmanın hayallerini kurmaya başlardır. Askerlik biter ve yine orta Anadolu nun ortasındaki bir şehre ortaokul öğretmeni olarak atanır. Çok geçmez buradaki görevi sırasında başından bazı tatsız işler geçince, çalıştığı yerin isteği üzerine başka bir Anadolu şehrindeki, ortaokulda göreve başlar. Başlamayı başlar ama kısa bir süre sonra bu öğretmenin başından geçen olaylar onu ders veremeyecek duruma getirmiş psikolojik hareketler göstermeye başlamıştır. Durum ilgililere iletilince bu öğretmeni polis kanalı ile tedavi görmek üzere Bakırköy ruh sağlığı hastanesine gönderirler. Bu durum hem ailesini üzer hem de, olaylara şahit olan yatılı okulu bitirmiş abisi gibi Anadolu şehirlerinden birinde görev yapan kardeşini üzer. Kardeşi abisinin başına gelen olaydan haber alır almaz, soluğu doğruca Bakırköy Ruh sağlığı hastanesinde alır ve doktorların bulunduğu üst kata çıkar. Hastane kaç katlıysa alt katta büyükçe bir tel kafesin içinde daha doktorlarla görüşmeden önce abisini görür ve göz göze gelirler. Hastanın kardeşi abisini kaplan kafesi gibi bir kafesin içinde bir sağa bir sola çırpınarak dolaştığını görünce beyninden vurulmuşa döner. Üzüntüsünden hemen doktorunun odasına girer ve kafeste bir ileri bir geri çırpınarak dolaşan göz göze geldiği abisinin durumunu sorar. Doktorun verdiği cevap zararsız zamanla geçebilen bir şizofreni hastası olduğunu söyleyince doktorun da kardeşinin de isteği üzerine hastaneden çıkarılır. Kaç gündür hastanede yatan Mehmet S öğretmen moral men çökmüş hayata çabucak küsmüş biri olduğundan ilk günde şehrin muhtelif eğlence yerlerinde eğlenerek kendilerine bir moral aşılaması yaparlar. Ertesi gün herkes dağılır görev yaptığı yerlere dönerler. Dönerler ama Mehmet S. Öğretmeni yine göreve başlatmazlar çünkü arkasından rapor gelmiştir. Rapor biter derler ki sağlam raporu getir ama bu rapor alınamaz ve daha on yıllıkken malulen emekli edilir genç yaşında sokağa salını verir. Sahip çıkacak ne varlıklı bir ailesi vardır ne de onun yapabileceği bir iş vardır. Annesi babasını yalnız bırakır ve oğlunun yanına gelerek tuttukları kiralık basit bir evde vakit geçirmeye başlarlar. Annesi ve ismini verdiği babası çok sevdikleri oğullarının başına gelen bu olaydan oldukça üzgündürler. Onu evlendirmek bir yuva sahibi yapmak isteseler de bu mümkün olmaz bekâr olarak kalır. Günlerden bir üzüntü içindeki annesini kanser hastalığı yakalıyı verir. Bu durum yine onun kardeşine haber verilir ve kardeşi abisinin başını bekleyen onun derdinden hasta olan annesini arabaya bindirir doğruca Hacettepe tıp fakültesine götürür. Çünkü orada yeğeni ihtisas yapmakta, hocaları tanımaktadır hastalığa çareyi en iyi o bulacaktır. Doktorlarla hocalarla görüşülür cevap bir an evvel defin edileceği yere götürün denmiştir. Mehmet S hocanın kardeşi annesini arabasına bindirir annesinin bütün tanıdıklarına uğrayıp annesi için helallik aldıktan sonra memleketine bırakır bir gün sonra da Allah ın rahmetine kavuşur ve annenin geride bıraktığı hasta oğlu, tek başına kalmış olarak hayatına devam ederdir. İşte bir aşkın acı sonuçları böyle olmuştur.
Bir delinin hatıra defterinden
Umuda sarılmış giderken bir gün Güneşle tanıştım gittiğim yolda Dediler gittiğin yol güzel övün İnandım başıma geldi de sevda İnandım bu aşka ilk günden daha Kahroldum, ayrılık geldi de başa Dedim ki kendime bu nasıl sevda Delirdim bu aşkla gittiğim yolda. Bu sevda uğruna deliyim şimdi Sevmek yok bir daha oldum deli Sevsem diyemem olmuşum deli Ben deli olunca kim bakar bana Severken seni ben sevgili ülküm Bitirdin aşkımı kısaldı ömrüm Uzayıp duruyor bitmeyen günüm İntikam hak oldu, artık şu bana. Severken sen gidip varmışsın ele Bir sultan olmuşsun vardığın yerde Oysa ben aşkında düşmüştüm dile Ülküm ken sen benim ne oldu sana Ayrılık olurdu özlerdim seni Aşkımız her şeyden üstündü hani Ne oldu terk ettin dururken beni Çok çabuk ihanet ettin sen bana. Ben varken hayatta kim sevdi seni Düşünüp dururum vardığın yeri El oldun gittin ‘de üzgünüm şimdi Elveda deyişin, dokundu cana. Söyle be sevdiğim bu nasıl bir aşk Bizdik biz hatırla çağlayan ırmak Sen beni sonunda ettin de ahmak Perişan oldum ben kıydın da aşka Güzelken aşkımız ayrıldın benden Demedin delirir, düşer bir yerden Yeminler ederken ayrılmam derken Sen sattın aşkımı bir döyyus kula Sen bana güneşim ayımdır derken Sevmiştim öyleyse bu vedan neden Aşkımı yok saydın bilmedin halden Beklemek zor geldi demek ki sana. Ahmet Yüksel Şanlı er 10 Eylül 2019 |