Düşte kalan şiirBoş bir o kadarda nahoş zamanlarda Eksik kalan yanımı topluyorum Tahta pencereli o eski ev var ya hani İşte o pencere ardında sokakta olanları izliyorum Belkide artık olmayanları düşlüyorum Cam ayna oluyor çocukluğum yansıyor gözlerimden Uzanıyorum geçmişe Çığırtkan sesiyle tepside yoğurt satan Mahallenin topal yoğurtçusu çıkıyor Leblebi tozu aldığımız bakkalın önünden İki eski gömleğe Çingen lastiği veren Eskici rıza amca geliyor Siyah ceketi hala üzerinde bak Somun ekmek doyurmazdı bizi Çarşı ekmeği almak için fırına koşardık Yarışı kim kazanırsa sıcak ekmeği o taşır Onun elleri yanardı Hatırlarmısın elim yandı ağladım diye Yarışı hep kaybederdin bilerek Benim bilmediğimi sanarak Köy peyniri arasına birazda maydanoz Ayaküstü kahvaltılarımızın tadı yok artık dilimde Kapı önündeki dereden yolları sulardık Sende kerpiç evin tahta kapsını aralar gülümserdin Kimse bilmezdi sen her sabah kime gülerdin Biz göçtükten sonra duydum ki Fırın yarışını kaybetmemişsin hiç Yol sulanırken kapı ardına çıkmamışsın Ayaküstü sıcak ekmek arası kahvaltılar yapmamışsın Bak ben yine tahta pencere önündeyim Sen tahta kapı ardında Bir tek farkla Yolu sulayan kızım Kapı ardından gülümseyen oğlun şev |
Somun ekmek doyurmazdı bizi
Çarşı ekmeği almak için fırına koşardık
Yarışı kim kazanırsa sıcak ekmeği o taşır
Onun elleri yanardı
Hatırlarmısın elim yandı ağladım diye
Yarışı hep kaybederdin bilerek
Benim bilmediğimi sanarak
veda yavuz tarafından 7/15/2008 10:17:24 PM zamanında düzenlenmiştir.