EY KUTLU PEYGAMBERŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ey Kutlu Peygamber
Bu eser nasıl doğdu. Süleyman Çelebi’nin mevlidine oldum olası hayrandım. Hele onun eserinin asıl adının Vesile’t-ün Necat/Kurtuluş Vesilesi olduğunu öğrenince içimden böyle bir kurtuluş vesilesi eser yazmak geçti. Askerliğim yaklaşmıştı. Anakara Hasanoğlan Atatürk Anadolu Lisesinde öğretmendim. Geceleri yalnız başıma oturuyor stres atmak için kitap okuyor, şiirler yazıyordum. Tam böyle bir ortamda oluştu bu şiirler. Her gece bir tane yazıyordum. Gençken ben o mevlidi düğünlerde ve ölüm yıl dönümlerinde kalabalıklara babamla birlikte hem de Osmanlıca baskısından okurdum. O günleri hayal ederek şuuraltım bana böyle bir hediye vermeye hazırdı. Ayrıca Necip Fazıl’ın Esselam’ını çok sevmiştim. Erzurum’da öğrencilik yıllarımda bu eserin çağdaş bir mevlid olduğunu anlatıyordu MTTTB’deki seminerinde Mehmet Kahraman-yanlış hatırlamıyorsam-. İşte yıllar sonra ortaya çıktı bu eser. Tabii bu eser o iki eser yanında adı bile edilmeyecek mütevazilikte. Ayrıca Nurullah Genç’ın Yağmur adlı eseri de beni etkiledi. İşte bütün bu etkilenmeler bu eserin ortaya çıkmasına sebep oldu. Ahmet Kemal ________________________________________
ŞAKKUL KAMER
EFENDİM Devletlim efendim Sensiz olamam Ben neyim ki Sen bir devsin Bakışların hayatın ta kendisi Kölen kıl beni Gözlerin o büyük gözlerin Ellerine su dökemez Türkistan güzelleri Sana aşk adını koydum Gel beni kuşat Yaşatır beni O eşsiz gülüşün HAMD Yaradan Allah’a şükür Yeryüzünü ağaçları kuşları Bu yemyeşil vadileri Bu yemyeşil ovaları Yarattığı için Kurtları tilkileri aslanları Bu masmavi gökyüzünü Bu top top yıldızları Büyük ayı küçük ayı Bu eleğimsağma bu gökkuşağı Bu Samanyolu düş ülkesi Güneşi yarattığı için Ayı yarattığı için Irmakları gölleri Yarattığı için Masmavi denizleri Şükür Allah’a şükür Yarattığı için aklımı Ellerimi ayaklarımı Başım üstünde saçları Gözüm üstünde kaşları Yarattığı için şükür Yarattığı için beni Şükür Allah’a Hamdolsun Hamdolsun MÜNACAAT Elest meclisinde kaldım Aşk şarabına Kâlu bêla dedim İnandım Hak odur Yaratıcı o Güzeller güzeli Allah Adem onun peygamberi İdris onun peygamberi Kitaplar aşk mektupları Kulları sevgilileri NA’T i Sana şarkılar söyleyeceğim içli ve ve yanık Türküler yakacağım anlı şanlı Sen o nur kentinden kalma Son insan nur heykeli Sen o kervanın bekçisi Son yolcu son kervancı Sen bu mülkün sahibi Allah’ın gölgesi sen İnsanlığın gayesi Yaradılışın ufku ıı Hira da yanan meşale Ateşin nereden gelir Nur mağarasında ışıldar Hakikati gökyüzünün Çağın gülleri açar Ay parıldar parıldar Saadet çağı gelir Saadet çağı başlar Kutsal kitap açılır Zûlüm harâbe Gül açar Hayatımızın dikeni Bunları kim sulamıştır Bu ölgün çiçekleri ııı Yeşil gözlerin esenlik rüzgarı Irmak ırmak eserdi Aklıma yön gösterir Bulutlar Şimdi bir kuş sürüsü Buradan geçti Dağlar benim ülkem Vatanım Renk renk hülya Renk renk ufuklar Biz akşamların Mesut ve bahtiyar bekçileriyiz Biz umutların serseri köleleri SELAM Selam sana Ey erenlerin gözbebeği Selam sana Nurların nuru Selam sana Ey kutlu önder Selam sana Son peygamber Selam sana Tanrının aydınlık iklimi Selam sana Ey meçhullerin gözbebeği Selam sana Sönmez ışık Solmaz renk Selam sana Allah ordularının serdarı Selam sana Ey dost EZAN Ezan okundu Uymalı bu çağrıya Sabahları aydınlık Namazla Uyanmalı erken Güneşin doğuşunu seyretmeli Yollara düşmeli sonra Ve o güzelim meltemi Çekmeli içine Doya doya Onun izinde ol Onun izinde yaşa Mutluluktur bu Esenliktir bu ALLAH Güneş doğar ufuklardan Ey büyük Allah Sular boşalır göklerden Ey büyük Allah Oluk oluk Ekinler boyverir Başak başak Ey büyük Allah Tohum çatlar topraktan Çatlatan sen Ey büyük Allah Çocuklar uyanır uykularından Uyandıran sen Ey büyük Allah İnsanlar taşar sokaklara Yaşatan sen Ey büyük Allah Kuşlar ötüşür dallarda Can veren sen Ey büyük Allah Gemiler yüzer okyanuslarda Yüzdüren sen Ey büyük Allah DOĞUM 1 Annelerin annesi Âmine Dedi Seziyorum Kutlu bir çocuğa hamile olduğumu Buhturmasırın putu yıkıldı Nuşirevanın sarayı Mecusi ateşi söndü Save gölü kurudu Bir kuş geldi geldi Kanadıyla sıvazladı anneyi Bir bardak şerbet sundu melekler Kardan ak ve soğuk Etrafında pervane Huri kızları Ağızları zümrüt Kanatları yakut Cennet kuşları Kutlu çocuk secdeye vardı Ümmeti ümmeti diye bağırdı DOĞUM 2 O gece doğdu O ay yüzlü O gece doğdu Ayın on dördü O gece doğdu Ramazan ondan Armağan bize Oruç ondan Namaz ondan Armağan bize Bu bağış ondan Bu gülüş bu bakış Bu sevinç bu barış Bu inanç ondan Armağan bize KALK EY PEYGAMBER Kalk ey peygamber Ey örtünen peygamber Ey bürünüp sarınan Müjdele ve korkut Cennetle ve ateşle Ben ki severim Tövbeyi en çok tövbeyi Ben ki affederim Ve severim affetmeyi Hira’da gördüğün neydi Sana görünen kimdi Sana ‘oku, dedi Oku ve anla evreni Sen bilmem dedin Ben okuma bilmem Ama o yineledi Oku rabbinin adıyla Ki o Kalemle yazmayı öğretendir Kalk ve korkut Korkut ve müjdeli Tanrının bağış ülkesinden Haber ver Tanrının müjdesinden Rahmeti gazabını geçen Ümitsiz olmasın kimse Mümin inanır ve umar MAĞARA Giz bakışlı şahin Sen anne acısını Yatak yapışmasını Ne bilirsin Bir kapı açılır kapanır Şimdi siyah tek renktir Saldırı başlamıştır Hey dağa yaslan Şeyh şamil kıyafetinde Dağ mağara ve peygamber Dostluğu orda belledi Zamanı orda öğrendi Çömlek ve taş ikilemi Dünya bir cifedir içimize İnanan ey insanlar O kutlu çocuk gelecektir Vadini arkasından Mekke ile Medine arasından Peygamber vadisinden Kudüs’ten Şam’dan Hicaz’dan Bağdat’ı kardeş yapan İstanbul’u çağırsan gelecektir Kahire’yle birleşecektir inanç yolu Ninovadan bir armağan Aşk bir bahara kaldı ARAYIŞ Ben bir köpek Ulu kapında Bağışlanmayı dilerim Onun aşkına Sen ışıttın evreni Boyadın gökyüzünü mavi Her yer nur içinde Her yer ışık Kanım kaynıyor Sığmıyor içim içime Seni görmek dileğim Firdevs uçmağında Kuşlar uçururum gözbebeklerine Öpücükler kondururum ay çarşılarına Ararım seni ukaz panayırında ŞAKKUL KAMER Bu yeni bir aruzdur Söyleyemediğimiz Dilimizin altında gizli Bize bizden belgeler gerekli Ayın parçalanışına dair İkiye bölünüşe dair Ayı böl ve inandır diyene Ayı böl ve inandır bizi Ayı böl ve parçala ikiye Ayı ikiye böl ortasından Ay şakıdı Gün doğdu Ay bir zaferdir Gelecek zaman çağıltılarına Develer yeni bir depreme ayarlı Roma uçurumun kenarına yaklaştı yaklaştı Ay doğdu ay doğdu Ortasından ikiye bölünerek doğdu İki şakkader ek doğdu ay Yer gök ayın bu yeni doğuşunu kutladı İns ve cin ayın ikiye bölünüşünü kutladı Ayın zaferini kutladı melekler Ayın ikiye bölünüşün tanık oldu felekler Yeni kuzulamış koyunlar meledi Anasından ayrılmış kuzular meledi Meledi yer gök meledi bütün kâinat Kurtlar uludu kutladılar bu doğuşu Kuşlar öttü Ayın ikiye bölünüşüne tanık oldular Mekke Medine tanık oldu Geçmişe ve geleceğe Zaman derlendi toplandı İki ay parçasında Kuşattı insanlığın macerasını Selam dedi selam sana Ey kutlu insan selam sana Selam sana ey peygamber CİBRİL Cibril geldi Gök aydınlandı Oku dedi Ey insanlığın özü Oku ki Aydınlansın dünya Oku ki Dinsin zulüm Ben okumam dedi o İnsanlığın gayesi Ben okuma bilmem Ben okuma bilmem Ben ümmiyim ben O aklın sultanı O canların canı Nur iklimi Onun temiz bedeni Perdesi hayâ Örtüsü hayâ Dilleri kuddus tesbihi Dilleri subbuh tesbihi Yüzleri nur Nurun ala nur O ay yüzleri O güneş gözleri Ağzı şeker Dudağı anber Saçları sümbül Elleri gül Bakışları şefkat Süzüşleri merhamet SİTAYİŞ Kölen kıl beni Azat etme Artık sonsuza dek Kirpiklerini emanet bırak Bir armağan olarak Bir alıntı senden Kaldırımları kolla Orda çocuklar ölmesin İnsanın insanlığı üstüne Yeminler verdim Bir müzik Bir kalyon Bir balyoz Kırmızı dudaklarda kaydı Ayağı adaletin Bu suçları Bu açları Kim yaptı Kim doğurdu Bu çocukları Bu suçluları SANA Ah nerede bulurdum seni Bilsem de Kapansam ayaklarına Öpebilsem ellerini Ellerin evrenin güneşi Sen ki Sevmeyi öğrettin Gün yüzlü çocuklara Ben karanlık düşler ustasıyım Sizi bekliyorum Siz o olmalısınız Ben halayık olurdum Gelseydin bu çağda Karanlık basmadan Gelseydin Kurtlar karışmadan Kuzulara RAMAZAN GELDİ Ramazan geldi hoş geldi Tatlı tatlı geldi Mini mini geldi Tini tini geldi Bir kuş gibi geldi Kanadı kırık kuş gibi Kanadı gümüş Gümüş kanatlı bir kuş gibi Geldi Ramazan ELLERİN Ellerini tavaf ettim Miraç bu Ellerimi tut açelya bebek Ben uyanırım Ellerinden başlıyor Hayatımın rüzgarı Ellerinden açılır sonsuzluğa kapılar Ben ordayım Ellerinden içtim doyasıya Aşk şarabı GÜL KASİDESİ Gül atardık dosta düşmana Gülle başlarız savaşa Gülle ererdik sonsuza Ellerin gül demeti Dudakların hokka Gül döşerdik ufuklara KUTLU TARİH SAYFALARI Şehrazat bakışı Cihanşah Çok Meraklı bir hükümdar Gibi geldin Ol hikâye Derbas’ın anlattığı gibiydi O tılsımlı atı nereden buldun Beni düşlerimle boğdun Şahmeran İnsan yüzlü aslandan Melek yüzlü şeytan nasıl doğdu Anlat bana Seni bir tepsi üstünde taşıyan Beni bir kuyuya atan o yılandı Ve dedi Tanrıya sığın Ey Belkıya Ne kutlu bir yoldu bu Yüzyılları sordun da geldin De benim kapımda durdun Şahmeran dedi O kutlu insana Benden selam söyle Merve Zemzem adına Selam söyle Adımı anma Hiçbir elma tadında İsmi Azam aşkına Git buralardan git O at kulağında gizlenen periye de Veziri buraya bıraksın Kartal kanatlarını yolsun Ey Belkiya su ve bir şey söyleme Koyunlar kuzulasın Güvercin yumurta yapsın Alnının ortasına O ejderhayı boğ Alemin sararafı beni tanı Kan döşenen yataklarda yatanım Nil üstünden sandıklar var satarım Hüthüde nasranice bülbüle Süryanice Süleyman’la Belkıs’la Mescidi Aksa Söz ve oyun ne kutsal nede buruk bir yaz çağıltısıydı O sesi duydum bu bendim Gözleri velfecri okur nazın hicazkâr söyler Ruh kenti binbir ışıkla donanmış bir şehrayin Masallarda bestelenmiş şarkılar Ve o altın şehir Ruhumun binbir aynalı kenti Işıl ışıl yakutlar mercan saraylar Ve ansızın bir ses göğü az kalsın Yerle bir ediyordu. Acıları içtim bela kapında Medet şeyhim buyur de bir hoşça karşıla beni Senin misafirinim Tanrı’dan konuk geldim sana Adın en umutsuz aşklara kapı açar Göklere kapı açar Sen dağ gibi dalgalara ve dalga gibi dağlarla Anne baba ve muştularla Başlayan kutlu yolculuk Ve bir turfanda meyva tadında Anladım bir iş var bunda Size bir sır söylesem diyordum Ölüm karşılığı yoksul ölümler Güçlü ve güçsüz soluklu ve soluksuz Ve kahkahalarla kolkola kırılmış Ebu Talip hokkası mürekkep ve kalem Annem benim tacım tahtım her şeyim O gelmezse yemeğe başlanmayan yetim Sen ikinci annemsin benim Ve annemin yerindesin Ey Asiye Ey Zehra Ey Fatma O gelmezse yemeğe başlanmayan Gelirse dualarla tütsülerle Bahira türlüsü yemeğin Anne o ağacı salla yemiş versin O ağacın altında büyüdü çocukluk Serin gölgelerde Meysere özgür ruhlu köle Ey Hatice dedi onu gördüm hakikat dergâhında Dünya haremgahtı Ve namazgâh Kızdığında alnındaki damar kabarırdı Ellerinde elmalar ve keskin bıçaklar vardı Yusuf’tu yani güzellikte Kenandı Siz benim yerimde olsaydınız dedi Abdullah’la evlenmek için Ölümüne savaşırdınız Ve Züleyha ondan doğdu Ve Âmine Susuşta mükemmel olan kadın Ve Hatice vafalı yar dosttu Derken bulutlar örtündü yüzüne Ahmet Elbedevi Artık çocuklar gömülmeyecek dedi Budalalar zaten olmayacaklar Bak işte dünyanın bütün çocukları bunlar Yaşanmamış çocukluk ve ergenlik anıları Her biri bir yandan çocuk Dünyanın bütün çocukları çıldırdı uzaktan kumandalı Ebubekir ve Osman ve Ömer ve Ali Ey güneyli çocuk artık sevin Neden bitevi öne düşüyor başları Evet, neden her şey önemli ve önemli Kisra’nın sarayı yıkıldı zulmün üstüne Kayseri rüyası çoktan Save gölü kurudu Ateşler söndü Bir kelime atlanmayacak evet Evet, her şey baştan sona önemli bu tabloda Ve Medine kutlu güneş oymağı Geliyor geliyor Mekke ırmaklarının kaynağı Sevgiler dolusu bakraçlar taşır o ülkenin kadınları Ve sonra filler hakkında sure indirilen filler Filler ve fiiller Çağrılan Kudüs çağrılan Meryem Saadet tapınağı ölüm tapınağı Aişe dedi hala ondan yana mısın? Evet dedi o tek başına bir orduydu Eğer buysa din biz hepimiz ondanız dedi Ben dedi ondan haber veriyorum size Haberler ve güvercinler gönderiyorum size O kutlu gelecek haberleri veriyorum size Teslim olun ve kurtulun diyorum size Çözün boynunuzdaki tutsaklık zincirlerini Eğer bana inanıyorsanız Bu dağın ardı düşman diyorum siz Vakit tamamlandı ve tamamlandı her şey Söz uzadı dedi Mansur ey güneyli Hangi darağacıyla güreşmek istersin Anne beni götürecekler anne Anne beni gömecekler O sabah mıydı bilemiyorum o akşamı? Yıllar yılları kovaladı Yıllar yılları Dehşetin kapısını araladım Ey değişkenlik mimarisi yaz anıtı Ey dehşetin kahkahası çocuklarım oldu Ayakları cennet muştusu Kuşkulu bakışların kardeşi İzbelerde düşsüz kuruntular Ellerin o tutsak o uykulu Ellerin o kutsal o muştulu Gözlerin uysal ve onurlu Bahar rüzgârı yaz güneşi Sevgi anıtı acıma anıtı Cennetler yurdu Gül demeti anne Seni içiyorum Ruhumu tarıyor gözlerin Tut beni tut çılgınlıklara Eski zaman düşlerine çağır Yeni zaman ırmaklarına çağır Ben çocuk ben yabancı ben katil Sen aşktan binlerce çocuk yaşatan Ateş büyüsü Nemrut düşü Firavun yalanı Asiye tutkusu Karanlıkların suç ortağı kabil oymağı Rümeysa Rümeysa bana gel Bana Hülyaların şarkısını anlat Çitlembiklerden şenlik yap Kabil uykularından Kurbanlarından Merhametin kanlı saati çaldı Merhametin saati çaldı ey baba Merhametin kanlı saati çaldı Tutuldun sende iblis oyunlarına Çok duvarlar ördün Çin şarkısından kan şarkısından Çokuluslu duvarlardan Kan bankasından can bankasından Çok yalanlı anlaşmalar gördün Gündelik eftipüften işler Şamdanlardan elmalardan İncir kutsal meyva Bıldırcın ve helva Ve zeytinle hurma Açılan oruçla Cebeli Rahmette Bir yüzyıl süren durgunluk Ağlayışlar ve unutulmaz şarkı HZ EBUBEKİR Her gece yatsıdan sonra Ev halkıyla sohbet ederdi Sonra iki rekât namaz kılar Muhasebeye dalardı Sabaha yakın on rekât teheccüt Üç rekât vitir kılardı Halkını namaza kaldırır Ve camiye giderdi CAFER İ TAYYAR Cafer İbni Talib ki Tayyar diye anılan Uçtuğu görüldü Şehit olduktan sonra Habeşistan’dan göçmeni Âlinin kardeşi En çok bana benzeyen Buyurdu Peygamber Senin ahlakın Yiyişin içişin Ve davranışın Ayağa kalktı Cafer Kanatlı kuş sanki Döndü döndü döndü O nur halkasının etrafında Raksederek Sevinçten Yüreği uçup gidecek Buraya gelince (r.a.)demek vacip oldu Biz dahi bu kavle icabet ederek deriz ki Allah’ı rahmeti ve bereketi ve selamı Ve salâtı onun üzerine olsun Bir yüzden HALİD Ben Halid bin Sinan Samedi hikmet sahibi Ben kavmimi kaybettim Kavmim beni Çocuklarıma vasiyet ettim Kırk gün sonra Aç kabrimi Beni gömdükten sonra Ne gizemler var orada Ne gizemler Açmadıklar Utanarak Onursuzluk sanılacak diye Korkularından Ki bu büyük bir ayıptı Diyor İbni Arabî Araplar arasında Değerbilirlik yapıp Bilemediler değeri Gömüldü Nice sırlar Halid bin Sinan’la beraber O bir peygamber mi? Evet peygamber Ama peygamberliği gizli DERVİŞ 1 Ve dervişler aya bakarak Secde izleri bırakarak indiler yeryüzüne Yürüdüler aya karşı Yeni doğan çocuğa Bismillah diyerek Yürüdüler aşka Taştı rahmet denizi Acının ve bağışın denizi Doldu ufuklar Ve içimizde bir sevinç bir sevinç DERVİŞ 2 Deli baharında Uykusuz derviş Ne vardı Demleyerek Zamanı Asırlık konağında Sabrın dervişi Ömrün baharına ermiş Hazan yaprağı Mutlulukla berabermiş Döner Habire döner Derviş Halden hale Döner de Der ki Devrana ya huu |