Şafak Vakti
bir şafak vaktiydi,
kızıllığında yıkanıyordu zaman bir öncesi vardı, bir de sonrası... ve bir de kan kokan bulutlar, gölgeye duruyordu. gülmüyordu eskisi gibi, çatlamış çorak topraklara benzeyen çaresizliğin melodisini mırıldanan dudaklar.. nasıl gülsün ki! zayi olmuştu tebessüm, annesini kaybeden çocuğun ıslak bakışlarında. her şafakta yankılanan ağıtlarda gizliydi. ya da tarihin tozlu raflarında. belki , Ninova’da bir taş tablette yazılı kaldı okunmayan! belki de Bağdat’ta yakılan kütüphanede yandı, yandı, yandı ! vurulan güvercinlerin umuda çırpan kanatları, kuru ayazların titrekliğinde kar’ın üstüne damla,damla, kanadı, kanadı, kanadı...! 29 Temmuz 2019 |